Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mısır’da 2013’teki askeri darbe sonrasında Mursi taraftarları ile karşıtları, bir nezarethane aracının içinde yüz yüze gelirler. Muhammed Diab’ın yönettiği “Çatışma” (Eshtebak), tek mekânda geçmesine rağmen Mısır halkının yaşadığı sıkıntıları etkili bir sinema diliyle anlatıyor

        MISIR Devrimi’ni anlatan “Meydan” (Al midan- 2013), 2000’lerdeki toplumsal hareketler üzerine çekilmiş en iyi filmlerden biriydi. “Meydan”, devrimin ruhunu halkın arasına karışarak arayan bir belgeseldi. “Çatışma” ise Mübarek’i devirdikten sonra kendi içinde ikiye bölünen Mısır halkının trajedisine bir nezarethane aracının içinden bakıyor.

        Hatırlarsak, Mısır’da devrim sonrası yapılan seçimlerde iktidara gelen Müslüman Kardeşler’e karşı 2013’te başlayan protesto gösterileri, ordunun Mursi’yi devirmesiyle sonuçlanmış, darbenin ardından bu kez Mursi taraftarları meydanları doldurmuştu. Film ordu ile Mursi yanlılarının çatıştığı çalkantılı günlerde geçiyor... İki gazeteci gerekçe gösterilmeksizin nezarethane olarak kullanılan kamyonun arkasına kapatılıyorlar. İçlerinden birinin ABD uyruklu bir gazeteci olması dahi durumu değiştirmiyor.

        AMAÇ TARAFLARI YAN YANA GETİRMEK

        Filmin tek hedefi Mısır ordusunun keyfi ve yanlış uygulamaları değil. “Çatışma”nın daha kapsamlı hedefleri var ama hikâye tümüyle askerlerin baskıcı dayatmaları üzerinden gelişiyor. Askerlerin Mursi karşıtlarıyla taraftarlarını aynı kefeye koyması, açıkçası akla yakın gelmiyor. Ama filmin asıl amacı karşıt görüşlü bu iki grubu dar mekânda bir araya getirmek olunca, inandırıcılığı sorgulamanın anlamı kalmıyor.

        Senaryoyu Halid Diab’la birlikte yazan yönetmen Muhammed Diab’ın hedefi, tarafları tartıştırmak ya da uzlaştırmak değil, onları özgürlüklerinin elinden aldığı bir ortamda ordu baskısına karşı yan yana getirmek... Uzlaşma, iç savaşın kıyısındaki Mısır için zor bir kavram. Ama her iki taraf da kamyonun içinde kavga ederek hiçbir yere varamayacağını anlıyor. Kamyon, ülkeyi simgeliyor. İkisinin de sınırları var. İkisi de dışa kapalı. İçerideki havayı paylaşmak, birbirleriyle dayanışmak zorundalar ve orada, siyasi fikirlerin ötesinde her şeyden önce aynı insani dertlere sahip olduklarını anlıyorlar.

        OLAYLARI BİRE BİR YAŞIYORSUNUZ

        Diab, Müslüman Kardeşler’in kibirli tavırları ve katı örgüt disiplinlerinin altını çizmek dışında film boyunca tarafsızlığını koruyor. Tarafların aynı ülkede birlikte yaşamak için bir yol bulmaları gerektiğinin altını çiziyor. Ama “Çatışma” hayalci ve iyimser değil. Bir ara Mübarek’i birlikte devirdikleri günleri hatırlayan taraflar, kamyonda barışı sağlasalar da dış dünyayı değiştiremiyorlar. Sokaklardaki kaos, onları da kuşatıyor. Diab, özellikle finale doğru Kahire’yi bir cehennem gibi tasvir ediyor. Politik ideallerin silikleştiği ortamda sadece şiddetin dili hâkim oluyor. Sonuçta, kamyonun içinde barışa yaklaşan Mısır halkı, sokaklardaki öfkenin ve nefretin hedefi oluyor.

        “678” (2010) ile tanınan Diab, kamerayı nezarethanenin içinden hiç çıkarmıyor. Olayları izlemekten ziyade bire bir yaşıyorsunuz. Sadece kamyonun içi değil, parmaklıkların ardından görülen kargaşa da etkileyici. “Çatışma”, seyri zor, klostrofobik bir film. Mısır halkını daha iyi anlamamızı sağlamak bir yana, aynı zamanda bir uyarı niteliğinde. Halk kendi içinde ikiye bölünürse ve sokağa çıkarsa, yaşanacak kaosun gerçekten korkunç olabileceğini söylüyor.

        Filmin notu: 7

        Diğer Yazılar