Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Lise öğrencisi Peter Parker, Örümcek-Adam kişiliğine bürünüp Yenilmezler ekibine katılmayı her şeyden çok ister ve boyundan büyük işlere girişir. “Örümcek- Adam: Eve Dönüş” (Spider-Man: Homecoming), lise filmi tadında eğlenceli bir aksiyon

        Geçen yıl seyrettiğimiz “Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı”nda (Captain America: Civil War) Yenilmezler’in kendi aralarında bir çeşit “mahalle kavgası”na girdiği sahnenin en eğlenceli yanı Örümcek-Adam’dı. İdolleriyle aynı sahaya çıkan çaylak süper kahramanın, kendisini abilerine ispat etmeye çalışması seyre değerdi.

        “Örümcek Adam: Eve Dönüş” o olayın Peter Parker’ın (Tom Holland) üzerindeki etkilerini anlatarak başlıyor. Şüphesiz derin bir etki bu... Kaptan Amerika’nın karşısına çıkmanın, Iron Man’in yanında saf tutmanın bir lise öğrencisinin dengelerini bozmaması mümkün değil. Hatta bütün filmin, bu bozulan dengeyle ilgili olduğu söylenebilir. Kaldı ki, Örümcek-Adam’ın sinema uyarlamaları ergenlikle süper kahramanlık arasındaki ilişkilere odaklanır hep. Her şey içe kapalı, asosyal lise öğrencisinin alternatif bir kişilik geliştirmesi ve bu iki kişilik arasındaki sorunlarla ilgilidir. “Örümcek-Adam Eve Dönüş” de aynı tema üzerinden ilerliyor. Peter, Iron Man’den beklediği çağrı gelmeyince işgüzar bir kahraman haline geliyor. Öyle ki süper kahramancılık oynayan bir çocuktan farkı kalmıyor ve çevreye yarardan ziyade zararı dokunuyor. Bu ilk bölüm filmin en eğlenceli sahnelerini içeriyor. Özellikle yakın arkadaşı Ned’le (Jacob Batalon) muhabbetleri...

        SÜPER KAHRAMANLIK SINAVI

        Peter’ın sorunu sadece erkenden büyüme ya da bir an önce kendini ispat etme isteği değil. Okulu aksatması bir yana, yaşının tadını da çıkaramıyor. Hoşlandığı bir kız (Laura Harrier) var ama kahramanlık sevdasından ona vakit ayıramıyor. Alternatif kişiliği onun için öylesine önemli ki gerçek kimliği Peter Parker’ı nerdeyse bir yana bırakıyor. Filmin meselesi de zaten bu: Peter’ın sorunlarını kendinden kaçarak ve Örümcek-Adam olarak çözmesi mümkün değil... Bu noktada, Iron Man’in onun için özel olarak hazırlattığı ileri teknoloji ürünü kostüm geliyor akla. Peter, filmin bir yerinde kostümün bilmediği özelliklerini kullanmaya çalıştıkça her şeyi yüzüne gözüne bulaştırıyor; çünkü kostümü taşımaya hazır değil... Dolayısıyla, bütün öykünün Peter Parker için bir tür süper kahramanlık sınavı olduğu söylenebilir... Peter’ın karşısındaki kötü adamın (Michael Keaton) devlet tarafından mağdur edilen ve ailesini geçindirmek amacıyla yasa dışı işlere giren biri olması önemli. Kötü adam ailesi, iyi adamsa egosu için savaşıyor... Filmin zayıf yanı, bu kontrastı iyi işleyememesi. Ergenlik ve alternatif kişilik arasındaki ilişkiler konusunda da Sam Raimi’nin üçlemesinin kıvamına ulaşamıyor.

        HAFİF VE EĞLENCELİ BİR FİLM

        Jon Watts’ın yönettiği “Örümcek- Adam: Eve Dönüş”ün en başından itibaren derin ve karanlık bir film olmaya niyeti olmadığı da kesin. Lise filmi tadında hafif ve eğlenceli bir film. Aksiyon sahneleri genelde Örümcek-Adam’ın dövüş becerileri konusundaki marifetlerine odaklanırken çarpışma sahneleri diyaloglu sahnelere göre zayıf kalıyor. Filmin en iyi sahnesi, Örümcek-Adam’ın kulenin tepesine çıkıp asansörde kalan arkadaşlarını kurtarmaya çalıştığı bölüm. Öyle iyi çekilmiş ki yükseklik korkusu olanların seyretmesi zor...

        Filmin notu : 6.5

        Diğer Yazılar