En çok 'O'ndan korktular
Stephen King’in romanından sinemaya uyarlanan “O” (It), küçük bir kasabada yaşayan bir grup çocuk ve onları ele geçirmeye çalışan gizemli palyaçonun hikâyesini anlatıyor
STEPHEN King’in 1986’da yayımlanan romanı “It”, kasabada yaşayan bir grup çocuğun büyüme hikâyesini, ilki 1950’lerin sonlarında, ikincisi 1980’lerin ortalarında geçen iki ayrı zaman diliminde anlatır. Film ise romanın sadece ilk bölümünü konu alıyor ve 1988’de yağmurlu bir günde açılıyor. Küçük Georgie, abisi Bill’in (Jaeden Lieberher) yaptığı kâğıttan tekneyle oynarken kanalizasyonda yaşayan bir palyaçonun saldırısına uğruyor. Bu sahnenin peşinden 8 ay sonraya gidiyor ve Bill’in arkadaşlarıyla beraber kaybolan Georgie’yi bulmak için yaptığı planlara tanık oluyoruz.
KENDİNE GÜVENSİZLİĞE ODAKLANIYOR
Konuşma güçlüğü çekmesine rağmen kendine güveniyle öne çıkan ve bir ana karakter olarak sivrilen Bill, inadını, mücadeleci tavrını sonuna kadar kaybetmiyor. Bill dahil tüm arkadaşları okulda zorbalıkla yüz yüze gelen, dışlanmış çocuklar.
Film de zorbalığa zemin hazırlayan korku ve kendine güvensizlik duygularına odaklanıyor. Öte yandan, Palyaço Pennywise çocuklara sadece palyaço olarak görünmüyor. Onların bilinçdışındaki en derin korkuları açığa çıkarıyor. Zorba çocukların lideri Henry (Nicholas Hamilton) ile palyaço arasında gözden kaçırılmaması gereken bir paralellik var. İkisi de korkudan besleniyor. Bill’in “Palyaçoyla savaşalım” derken söylediği her şey Henry için de geçerli. Ya ikisine birden yenilecek ya ikisini birden yenecekler.
ZORBALIĞA GENİŞ BİR AÇIDAN BAKIYOR
Öte yandan, zorbaların da korkularını gizleyen şiddet kurbanı çocuklar olduğu pas geçilmiyor. Kötülüğün asıl kaynağı olarak ise ırkçılığı, ayrımcılığı ve azınlıklara yönelik şiddetiyle ABD’nin geçmiş günahları işaret ediliyor. Çocuklarına karşı duyarsız yetişkinleri ve zalim babaları unutmayalım... Palyaçonun kasabanın tüm o kanlı geçmişinde kendine hep bir yer bulması ve yetişkinlerin film boyunca genellikle karanlık kadrajlar ve kasvetli dekorlara yerleştirilmesi tesadüf değil. Sonuçta film, zorbalığa daha geniş bir açıdan bakıyor; çocukların bilinçdışı korkularıyla ABD taşrasının karanlığını bir araya getiriyor.
Çocukların mücadele sırasında güçlerini, kendine güven ve birlik duygusundan almaları filmin ana fikrini oluşturuyor. Filmin en karanlık noktası ise Pennywise’in kanalizasyonun içinden Georgie’ye “Sirk artık burada, hadi gel!” demesi... Palyaço artık kanalizasyonda, kasabanın geçmiş pislikleriyle birlikte yaşıyor ve çocukları da oraya çağırıyor. Mezbahada Mike’e koyunu vurması için uzatılan tabancayı da unutmayalım. Çocuklar kendilerini bekleyen yetişkin dünyasına kaygıyla bakıyor ve onun bir parçası olmaktan korkuyorlar. Palyaço da tüm o karanlığı temsil ediyor.
İLGİYE DEĞER BİR DRAM FİLMİ
Gerilim sahnelerinin çoğunun gündüz girilen karanlık mekânlarda geçmesi filme özel bir hava veriyor. İyi çekilmiş korku sahneleri bir yana, yönetmen Andy Muschietti çocukların dünyasını, aralarındaki ilişkileri anlatırken de iyi bir iş çıkarıyor. Ağır makyaj altında bile olsa palyaçoda Bill Skarsgard’ın performansını ve filmin başarısında önemli bir pay sahibi olan çocuk oyuncuları da anmamız gerek. “O”nun sadece korku-gerilim sevenlere hitap etmediğini, ilgiye değer bir dram filmi olduğunu da belirtelim.
Filmin Notu: 7