Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖZERKLİK konusunda on yıllardır tartışılan noktaya tekrar dönüldü.

        Üstelik, tartışmanın kaynağı HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in, çözüm süreci yol haritası içinde özerkliğin de yer aldığına dönük sözlerinin yanlış anlaşıldığını söylemesine karşın.

        Peki, bir süre önce bu sütundan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “İmralı aşaması bitti” diye duyurduğu yol haritasında bu konu ele alınmıyor mu?

        Taslakla ilgili bugüne kadar basına yansıyan açıklamalara bakıldığında aslında bahse konu edilen şekliyle olmasa da Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’na (AYYŞ) benzer bir özerklik bakışının var olduğunu söylememiz zor değil.

        Zaten konu da bugünün değil, on yıllara uzanan bir tartışmanın bugüne yansımış hali.

        Bugüne kadar iktidar partisi yöneticileri de dahil hemen bütün partilerin konuya ilişkin bir görüşü de belli.

        TEK DEVLET

        Daha da ilerisi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da 1993’ten bu yana meseleye bakışı net.

        Kitap olarak da basılan “2. Cumhuriyet Tartışmaları” başlıklı röportajda Erdoğan, Kürt sorununun çözümünde halkın vereceği kararın önemli olduğunu belirtip bunun da ancak milli bütünlük ve tek devlet kapsamında gerçekleşebileceğini söylemişti.

        “Örneğin ‘Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz’ diyebilirler” anımsatması yapıldığında ise Erdoğan’ın yanıtı şöyle olmuştu:

        “Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.”

        Aslında Erdoğan güvenlik, maliye ve dış politikada merkezi idareye bağlı yapıdan söz ediyor.

        Osmanlı’da eyaletler “salyaneli (yıllıklı)” ve “salyanesiz (yıllıksız)” olarak ikiye bölünmüştü.

        Mısır, Bağdat, Basra, Cezayir, Trablusgarp, Tunus’un da arasında bulunduğu yıllıklı olanlar, yerel bir yönetici tarafından toplanan yerel vergilerden maaşlar dahil tüm masraflar çıktıktan sonra kalanın İstanbul’a yollanmasına dayalı bir sistem öngörüyordu.

        Erdoğan, başkanlık sistemi tartışmalarında da yine eyaletten söz etmişti.

        DEMİRTAŞ’IN BAKIŞI

        Konu hakkındaki tartışma da o dönem bitmemiş, Çiller’in Bask modeli söylemine kadar taşınmıştı.

        Yakın geçmişteki en hararetli tartışma da 2009’da Selahattin Demirtaş’ın özerklikten söz etmesiyle yaşanmıştı.

        Demirtaş, sonrasında da görüşünü savunmuş, Türkiye’nin 25 bölgeye ayrılıp dışişleri ve maliye dışında, eğitim, sağlık, polis, zabıta dahil tüm hizmetlerin yerel yönetimlere devredildiği özerklik tanımlaması getirmişti.

        Bununla kantonel yapılanmadan söz etmediğini de kayda geçirmişti.

        Tartışma 30 Mart yerel seçimi öncesi tekrar gündeme gelmişti.

        CHP’NİN BAKIŞI

        Aslında hepsi, Türkiye’nin de bir bölümüne çekince koyarak altına imza attığı Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nı baz alıyor.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da o dönem tartışmaya katılmış ve parti içinden yükselen karşı görüşlere şöyle tepki koymuştu:

        “Bazı arkadaşların tutumu nedeniyle savunduğumuz görüşleri söyleyemez hale geldik. Oysa belediyelerde özerklik bugün uygulansa en kazançlı çıkacak Eskişehir ve İzmir’in de arasında bulunduğu bizim belediyelerimiz olur.”

        Çekince konulan maddelerin de artık bir öneminin kalmadığını belirtip belediyelere özerklik tanıyacak AYYŞ’deki çekincelerin kaldırılmasına destek vermeye hazır olduklarını açıklamıştı.

        Aslında konunun tartışılmasının da tam zamanı.

        Çünkü her yerel seçim öncesinde gündeme gelen sandık kaygılarına kurban veriliyor.

        Seçim geride kalmışken, Türkiye’nin altına imza koyduğu AYYŞ’deki çekincelerini kaldırmayı sağlıklı bir şekilde bugün tartışması gerekiyor.

        Diğer Yazılar