On savaşçıdan biri Fransız
ÖNGÖRÜLEN gerçekleşti.
Çünkü Avrupa merkezli düşünce kuruluşları, Charlie Hebdo katliamına benzer eylemin Batılı bir ülkede olabilme ihtimalini görüyordu.
Dolayısıyla onlar için şaşırtıcı olmadı...
Olayın ülkelerinde gerçekleşmesi için de eski Fransız devlet yöneticileri politikalarıyla katkı verdi; başka ülkelerde terör faaliyetinde bulunanlara kucak açtı; korumaya aldı.
Yetmedi, kendi üzerinden başka ülkelere yabancı savaşçı olarak gitmelerini teşvik etti.
Bu politikasının başına ne büyük belaya yol açabileceğini de Paris’in banliyölerinde iki yıl önce yaşadığı ayaklanmayla fark etti.
Transatlantiklerin dümen kırması gibi, Fransa’nın politika değiştirmesi de uzun vade alacak.
Daha önemlisi, dönüş yaparken karşılaştığı akıntı da manevra yapmasını zorluyor.
Nedeni de o günkü politikalarının ürettiğinin bugün kendisine dönüyor olmasında...
İKİNCİ SIRADA
Şöyle ki...
Suriye’de adam öldürmeyi öğrenmiş yabancı savaşçı sayısı 4 bini aştı.
Avrupa merkezli düşünce kuruluşlarının sosyal medya üzerinden yaptıkları araştırmalar ise bu kişilerin ülkeleri hakkında ipuçları veriyor.
Araştırmada ilginç bir yöntem denenmiş, yabancı savaşçıların Twitter, Facebook üzerinden yolladıkları açık mesajlarda kullandıkları dilin analizi yapılmış.
Buna göre % 17.9’u İngiliz, % 11.6’sı Fransız, % 11.1’i Alman, % 10’u İsveç, % 8.9’u Belçika, % 6.3’ü Hollanda, % 9.6’sı ise Doğu Avrupa ülkelerinden.
Yani Batılı ülkeler içinde Fransızlar, her 10 yabancı savaşçıdan biri ile ikinci sırada yer alıyor.
Araştırmaya göre, ağırlıklı bölümü IŞİD ve El Nusra’ya katılan yabancı savaşçıların üçte biri çatışmada ölürken, üçte biri orada kalıyor, geri kalan üçte biri ise ülkesine dönüyor.
Fransa’dan katılanların bin civarında olduğu varsayıldığında, insan öldürmeyi öğrenmiş 300 savaşçı geri dönecek demektir.
Daha önemlisi, geçmiş yıllardaki savaşçılar başka ülke orijinli olup Fransız vatandaşlığına geçmiş kişilerdi.
Bugünküler ise Fransa’da doğmuş, hayatının bütün yaşam öğretilerini oradan edinmiş olanlar...
Ayrıca, bu kişiler virüs gibi, birlikte savaştığı başka ülkelerden insanları da beraberlerinde Fransa’ya getirme riskini taşıyor.
YA REKABETE GİRERSE
Gelelim daha büyük tehlikeye...
Batılı ülkeler uluslararası terör yaratmadığı için IŞİD’i uzak, uluslararası terör yapan El Kaide’yi ise yakın düşman olarak görüyordu.
Çünkü IŞİD’in, “Müslümanlığı bozduğuna inandıklarına karşı” bölgesel mücadele verdiği için tehdit oranı düşüktü.
Ayrıca El Kaide’nin popülerliğinin önüne geçtiği için de paratoner gibi savaşçıları çekiyor, bu da tehdidi azaltıyordu.
Ancak 2007’den beri Batı’da eylemine rastlanmayan El Kaide’nin, rakip gördüğü IŞİD karşısındaki gerilemeden çıkmak için eyleme geçebilme ihtimali üzerinde fazla durulmak istenmedi.
Paris’te Charlie Hebdo’yu basıp katliam yapanların, “Biz Yemen El Kaide’siyiz (AQAP)” sözleri ise bu gerçeği önüne koydu.
Daha büyük tehlike ise Batı’da eylemine rastlanmayan IŞİD’in popülaritesini kaybedeceği kaygısıyla El Kaide ile eylem rekabetine girmesi.
İşte asıl tehlike o zaman başlayacak...