Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti, yakın zamana kadar “şapkadan tavşan” çıkarma diye adlandırılacak ölçüde politika üretme becerisine sahipti.

        Bunu yaparken de kamuoyu oluşturma süreçleri açısından tam anlamıyla tereyağından kıl çeker hesabıyla hareket eder, kitleleri dilediği yönde hareket ettirme gücüne ulaşırdı.

        AK Parti uzun süredir politika oluşturma süreçleri yerine var olanla yetinen görüntü veriyor.

        Bunu TBMM grubunda çok daha ağır şekilde hissetmek olası...

        Örneğin, arka arkaya Meclis Genel Kurulu’nun yeterli sayıda milletvekili bulunmadığı için tatil edilmesiyle geçmiş dönemde çok sık karşılaşılmazdı.

        Ayrıca teşkilattan gelenlere de iktidar partisi grubunda çok daha fazla oranda rastlanırdı.

        Kuliste geçen dönemin izine rastlamak olası değil...

        Ayrıca politika oluşturma süreçleri açısından da patinaj yapan bir görüntü sergileniyor.

        Bunun en iyi örneği, genel kurul süreci dün tamamlanan 4 eski bakan hakkındaki soruşturma süreci...

        KOMİSYON SÜRECİ

        Geçen yıl mart ayında oluşturulan komisyon, o gün çalışıp raporunu hazırlamış olsaydı, dünkü tablo ortaya çıkmazdı.

        Haydi, o tarihi geçtik, “Yerel seçim vardı, yapamazdık” gerekçesinden yola çıkılmış olsa bile sonbaharda bitirilebilirdi.

        Yapılamadı ya da yapılmak istenmedi...

        Bir yandan komisyon süreci uzatılırken, diğer yandan kamuoyunun gündeminde sürekli kalması için AK Parti elinden ne geldiyse yaptı.

        Örneğin, tüm dikkatlerin dağıldığı bir sırada, belgeler İstanbul’a yollandı.

        Veya komisyon çalışmalarına, üyelere dahi sorma gereği duymadan yayın yasağı getirildi.

        Komisyon çalışmasını bitirmek üzereyken de tatil gerekçesiyle zaman uzatıldı.

        Süreç bir yandan dinamik tutulurken, diğer taraftan zamana yayılıp kamuoyu hafızasında canlı kalması için elden gelen yapıldı.

        ‘DAYAK YEDİK’

        Eski bakanlar hakkındaki dünkü görüşmeler başlamadan önce kuliste, AK Parti’nin arkadaşları arasında saygı gören milletvekiliyle bir başka konuda sohbet ederken, sözü kendisi o noktaya getirdi.

        “Ben oylamada Yüce Divan’a gitmemeleri yönünde oy kullanacağım” diye başladı...

        Bunu yaparken, 4 eski bakan hakkındaki iddiaların hiçbirine bakmayacağını da vurguladı.

        Sözlerinin sonunda gerekçesini de kendisi açıkladı:

        “Tam 13 aydır neden olduğunu anlamadığım bir şekilde, partinin anlamsız politikası sayesinde 4 eski bakanla ilgili olarak kamuoyu önünde haklı veya haksız yeterince dayak yedik. Onların suçlu veya suçsuz olmadıklarına bakmıyorum artık. 13 ayda yeterince bedel ödedik, daha fazlasına gerek yok...”

        Partinin uyguladığı politikanın kendi milletvekilinde yarattığı sitemin yansıması dün bu sözlerde görülüyordu.

        Buna son dönemde hükümet içinden gelen uygulama ile söylem farklığının yarattığı kırılmayı da yüklemek lazım.

        Yani sonuçta beklenen oldu; sabah saatlerine kadar süren oylamalardan alınan sonuçlara bakıldığında AK Parti’de dün yaşanan politik kırılmaydı.

        Aslında benzer süreci 1989’da ANAP da Özal gittiğinde yaşamıştı.

        Bugün de Erdoğan’ın yokluğunda AK Parti’de ortaya çıkmış bulunuyor.

        Diğer Yazılar