Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YUNANİSTAN’da SYRIZA’nın, koalisyonla da olsa iktidarı almasıyla, Türkiye’deki Twitter hesaplarından şu cümle sıklıkla tekrarlanıyordu:

        “Komşuda pişer, bize de düşer...” Komşuda pişenden ne düşeceğini haziranda göreceğiz; ancak bu seçimin iki ülke ilişkilerine olumlu katkısı olacağı kesin.

        KKTC’deki Toplanıyoruz Hareketi’nden Kudret Özersay’ın da dün altını çizdiği gibi SYRIZA ideolojik değil, ekonomik temelli olarak iktidara geldi.

        Ayrıca kendisini taşıyan iktidar yolculuğunda da Türkiye, Kıbrıs ve Ege sorunu yoktu.

        Türkiye’nin yerini, AB ve Almanya Şansölyesi Merkel aldı...

        Dolayısıyla Tsipras liderliğindeki SYRIZA’nın iktidara gelmesi, iki milletvekili açığını da merkez sağdan gelen ANEL’in lideri Kammenos ile koalisyon kurarak kapatması da önemli...

        Çünkü ikisini ortak politikada buluşturan Kıbrıs, Akdeniz ve Ege değil, ekonomik sorunlar ve AB politikalarına yönelik karşıtlık...

        YAPABİLİR Mİ?

        Peki, Tsipras propaganda döneminde dile getirdiklerini yapabilir mi?

        Yani, yoksulluk sınırının altında yaşayanlara elektrik, su ve ısınmayı bedava yapma, ihtiyacı olanlara gıda yardımında bulunma, ödenemeyecek boyuttaki banka borçlarını silme politikalarını hayata geçirebilir mi?

        Yunanistan politikası üzerine çalışmalarıyla bilinen ODTÜ’den Doç. Dr. Fatih Tayfur dünkü sohbetimizde ilginç bir benzetmede bulundu.

        Tsipras’ın politikasını ve söylemlerini, 1976-1981 dönemindeki Andreas Papandreu’ya benzetti.

        Baba Papandreu’nun da o dönemde ekonomik rahatlama ve AB politikalarına karşı duruşuyla iktidara geldiğini anımsatıp ekledi:

        “Andreas Papandreu, seçim propagandasına AB üyeliğini referanduma götürmeyi de koymuştu. Referanduma hiç gitmedi, ama AB’ye de Yunanistan’ın koşullarını kabul ettirmeyi başardı. Benzer durumu Tsipras da yapabilir.”

        SYRIZA’nın içindeki çoksesliliğe bir de ANEL’in katılmış olmasının hükümet çalışmalarındaki etkisi konusunda da Doç. Dr. Tayfur’un yaklaşımı şöyle oldu:

        “Onların geleceğe dönük beklentilerini gözlemlemeliyiz. Ayrıca yeni hükümet sonrası merkez sol ve merkez sağda bir değişiklik var mı ona da bakmak gerekir...”

        ÖNCELİK EKONOMİ

        SYRIZA’nın ardındaki başarısını, AK Parti’nin 2002’den bu yana uyguladığı “sosyal yardım ekonomisine dayalı politikasına” benzetmek olası.

        Ya da bugüne kadar uygulanan iki parti arasında sürekli el değiştiren siyasi yapıya karşı, ideolojileri geri plana atan, yerine ekonomik beklentilerin sürekliliğine dayalı politikayı koyan postmodernist yaklaşımdan söz edilebilir.

        Ancak böyle bir politikanın da SYRIZA ve lideri Tsipras’ı nereye kadar taşıyacağı da tartışmalıdır.

        Çünkü Tsipras’ın yaşadığı bu dönem, Andreas Papandreu’nun yaşadığı dönemle aynı değil.

        Ekonomisinin güç kaybettiği, terör belasının başına iş açmaya başladığı, Almanya’nın maddi açıdan üstünlüğünü kullanıp yönetme erkini sonuna kadar kullandığı Avrupa’da, Yunanistan’ın yaptırım gücü için hangi manivelaları kullanacağını görmek lazım.

        Özetle kelime kökü Yunanca’dan gelen plütokratik dünyaya kafa tutma yöntemini izleyip göreceğiz...

        Diğer Yazılar