Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİ farklı yer ve zamandan iki örnek vereceğim.

        İlki Konya’dan...

        İkisi de 10 yaşında iken aynı kişi tarafından 5 yıl arayla kaçırılıp tecavüz edildikten sonra öldürülen ve yakılan Emine Çiftçi ile Emine Dudu Ertekin’in hikâyesi...

        “Savaş ve yakın savaş” hallerinde kalkmış idam cezası ile tamamen kaldırıldığı dönemlerden; 2001 ve 2006’dan iki örnek...

        Emine Dudu Ertekin’in 19 Haziran 2006 günü kaybolması üzerine Konya polisinin delilden sonuca giden çabasıyla, Zafer Sanayi Sitesi’nde tornacılık yapan, 2’si kız 3 çocuk babası Ali Kemal T. üzerinde şüpheler birleşir.

        Şahıs 10 yaşındaki çocuğa tecavüz ettikten sonra öldürdüğünü ve Yazır Mahallesi’ndeki eski taşocağında cesedini yakıp gömdüğünü itiraf eder.

        Bununla da kalmaz, 5 yıl önce kaybolan ve 10 yaşındaki Emine Çiftçi’yi de tecavüz ettikten sonra benzer şekilde öldürdüğünü açıklar.

        ÖLÜM BİTİRDİ Mİ?

        Hafızalarımızdan çabuk silinen olay 10 yıl önce bugün Özgecan Aslan’ın acı hikâyesi gibi toplumu ayağa kaldırmıştı.

        Olayı işleyen katil Ali Kemal T. tecavüz ve cinayetten tutuklandı, başına bir iş gelmesin diye de Konya E Tipi Cezaevi’nin “müşahede odasına” konuldu.

        Sabah gidildiğinde Ali Kemal T.’nin, ip haline getirilmiş atletiyle kapının üst tarafındaki demirlere asılmış cansız bedeniyle karşılaşıldı.

        Kendisini asmış olsa da yaşanan idamdı...

        İYİ HALLİ Mİ?

        İkinci örnek ise çok daha yakın geçmişten; Bingöl’den...

        Liseli kız Ç. 12 yaşında dağda çobanlık yaparken köyün erkeklerinden K.T.’nin tehditle tecavüzüne uğrar.

        Suskunluk sarmalı içinde kalınca sorun katlanarak büyür.

        Önce kardeşi K.T.’nin tecavüzde bulunduğunu öğrenen B.T., ardından da köyün diğer gençleri sıraya dizilir.

        Ç., 19 yaşına bastığında dayanamaz, şikâyette bulunur.

        Gençlerden biri hariç 6’sı suçlarını kabul eder.

        Türk Ceza Kanunu’nda (102’den 105’e) bu yöndeki cinsel saldırının cezası 7 yıldan 12 yıla kadar hapis, birden fazla kişinin bulunması nedeniyle de yarı oranında artırılmış olarak hükmedilmesine karşın mahkeme ne yapar?

        Söyleyeyim, 7 şüpheliden sadece K.T. “nitelikli cinsel istismar”dan tutuklanır. Diğerlerinin hepsi “basit cinsel istismar” suçlamasıyla adli kontrol altına alınır.

        Sonrasında da serbest kalır.

        Aynen “Kadının her daim rızası vardır” yaklaşımı ve iyi hal indiriminden yararlanan diğer tecavüzdaşları gibi...

        GETİREMEYECEĞİNİZİ...

        Şimdi Özgecan Aslan olayıyla siyasetten yükselen idam ve ceza artırımı tartışmalarına gerçekçi açıdan bir daha bakalım.

        O kişinin tecavüz ve öldürme suçu nedeniyle ömür boyu hapis cezası alacak olması, o suçun işlenmesinin önüne geçmesi için yeterli değil mi?

        Veya asılmak, suçun başkaları tarafından işlenmesini engelliyor mu?

        Yani idam cezasını getirince sorun çözülecek mi?

        Yoksa Türkiye dahil Avrupa Konseyi’ndeki tüm ülkelerin, “çağ dışı” kabul edildiği için kaldırdığı idam cezasının getirilmesi gerektiğini hükümet üyelerinin söylemesi, uluslararası camiada nasıl okunur?

        Getiremeyeceğiniz uygulamayı getirecekmiş gibi savunmak ne kazandırır?

        Yapılabilecekler varken, yapılamayacakları göstermek de tecavüzcüyü cesaretlendirmek değil midir?

        Diğer Yazılar