Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SÜLEYMAN Şah Türbesi’nin yıkılıp, Saygı Karakolu’nda görevli 38 askerin içerideki emanetleri toplayıp dönmesinin tartışması uzun yıllar sürecek.

        Şu kadarını söyleyebilirim ki, 1939, 1956 ve 1973’te Süleyman Şah Türbesi üzerinde yapılanların çok daha ilerisinde bir tartışmanın kapısı aralandı.

        Türbenin yeni yeri Eşme’ye taşınması ve ileride Caber Kalesi’nin olduğu yere yeniden nakledilmesi planı, uluslararası hukuk açısından da sorun yaratacak.

        Hatta dava konusu olacak.

        TÜRKMEN KADERİ

        Tartışmayı geleceğe bırakarak bugüne bakarsak...

        Meseleyi iki açıdan değerlendirmekte yarar var.

        Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda bulunan 38 askerin can güvenliği ve IŞİD’in Türkiye’nin başına öngörmediği bir sorun yaratması açısından bakarsak, nakil işlemi yerinde bir karar. Çünkü, tek noktadan komuta edilmeyen IŞİD’in bir birliğinin, karakola girip işgal etmesi, askerlerin canına kastı veya esir alması halinde yaşanacakları görmek gerekir...

        Zaten olaylar başladığı andan itibaren karakolun bulunduğu Karakozak Köyü’nde yaşayan ve askerin ihtiyaçlarını karşılayan bölgedeki Türkmenlere gerektiği ilginin gösterilmemesi sonucu Mart 2014’ten bu yana ÖSO’nun boşalttığı bölge IŞİD’in kontrolündeydi.

        Her ayın 7 ve 20’sinde Türkiye tarafından karakolun ihtiyacının karşılanması uluslararası anlaşmaya bağlı olmasına rağmen, 11 aydır bırakın ihtiyaç götürmeyi, gidip gelmek bile sorundu.

        O açıdan bakıldığında karakolun boşaltılması doğru bir adımdı.

        MESAJIN ANLAMI

        Ancak uluslararası arenada okumasının aynı doğrulukta olmayacağı da kesin.

        Siz ne derseniz deyin, PYD’nin silahlı kolu YPG/YPJ’ye silah yardımında bulunacak ülkeler, bundan böyle Türkiye çekincesini göz önünde tutarak konuya yaklaşmayacak.

        “Türkiye de kaygılarının boşuna olduğunu gördü, bakın birlikte hareket ederek karakolu boşalttılar” diye hareket edecek.

        Bundan böyle yardımlarını bu noktadan kerteriz alarak yapacak.

        Gelelim boşaltmanın uluslararası politik iletişim açısından okunmasına.

        Şah Fırat Operasyonu ile Türkiye bölgedeki müttefiklerine de mesaj verdi.

        Bunu görmek için, Pentagon’dan geçen hafta Musul’un geri alınması için baharda operasyon gerçekleştireceklerine ilişkin açıklamasını anımsamak yeterli.

        ABD, Irak’ta konuşlu eğitmen güçlerini de muharip konumuna getireceğini açıklamaktan geri durmadı.

        Beklenen nisan sonu veya mayıs başında Musul’dan başlamak üzere IŞİD’e karşı yoğun bir saldırı planı yapılıyor.

        Peşmerge güçlerinin maaşlarının Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bütçesinden karşılanmasında ısrar eden Bağdat yönetiminin maaşları merkezi bütçeden ödeme kararı da bu gelişmenin bir yansıması.

        Anlaşılıyor ki Ankara olacakları gördü ve kendisi açısından ileride sorun teşkil edecek risklerden arınmak istedi.

        Baharda başlayacak operasyonlarda yer almayacağını bu adımıyla bir daha gösterdi.

        1 Mart Tezkeresi’nden bugüne süregelen, Suriye özelinde de kendini gösteren politikasını değiştirmeyeceğini ilan etti.

        Uluslararası politik iletişimde başka okuması da yok...

        Diğer Yazılar