Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta çuval olayının aktörü ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Raymond Odierno, dün de Merkezi Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Llyod Austin Ankara’daydı.

        Ziyaretlerin odağında uluslararası koalisyonun Musul’u IŞİD’den temizleme planı ve Suriyeli muhaliflere dönük “eğit-donat” projesi var.

        Türkiye’nin Musul planında duruşu belli.

        Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın da vurguladığı gibi, Türkiye 1500 peşmergeyi eğitti, diğerleri için de hazır.

        Eğit-donat konusunda ise işler planlandığı veya son olarak geçen ay ortasında altına imza konulan anlaşmada olduğu gibi yürümüyor.

        En basitinden 1 Mart’ta başlanacağı açıklanmıştı, henüz hangi alanda ve kimlerle yapılacağına yönelik atılmış adım yok.

        “Teknik tıkanıklıktan kaynaklanan ilerleyememe hali” de yeni sorunları üretiyor.

        TEK KÖPRÜ KALDI

        Aktarılana bakılırsa Türkiye proje kapsamında sadece Türkmenleri ve Özgür Suriye Ordusu’nu istiyor.

        Eğitim için öngördüğü yer ise Süleyman Şah Türbesi’ni taşıdığı PYD kontrolündeki Kobani ile IŞİD kontrolündeki Cerablus’un tam ortasında yer alan Eşme bölgesi...

        Ankara’nın uzun vadeli hedefi sınırdan Rakka’ya kadar uzanan coğrafyada yaşayan Türkmenler ile Arap nüfustan bu bölgede bir tampon oluşturmak.

        Türkmenler eğer bu sayede kontrolü sağlar ise, Cerablus’tan Halep’e kadar olan alandaki akrabaları da yer tutma olanağına sahip olurlar.

        IŞİD bunu görmüş olmalı ki Cerablus’tan Deyrizor’a kadar uzanan geniş coğrafyada Fırat’ı geçmek için kurulu iki köprüden birini yıktı.

        Geniş havzada Fırat’ı geçebilmek için Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmadan önceki yerinin hemen dibindeki Karakozak Köprüsü kaldı.

        PYD’ye bağlı güçler de bu bölgeyi IŞİD’in elinden almak için çatışıyor; onların hedefi de Cerablus’u alıp ilan ettikleri Kobani ile Afrin kantonlarını birleştirmek.

        YA ÖTEKİ YERLEŞİRSE

        Sonuç olarak bu alan bölüşülemiyor. Ankara ise bölgede eğitmeyi planladığı 1200 Suriyeli muhalifin içine PYD’li katmama konusundaki ısrarını koruyor.

        Hatta isimlerini belirlediği muhaliflerle yola çıkmayı hedefliyor.

        ABD ise PYD’nin eğit-donatta olmasının yararlı olacağı görüşünü taşıyor; olmaz ise AB üyesi bazı ülkelerle birlikte desteğini sürdüreceğini kayda geçiriyor.

        İşte sorun da bu noktada başlıyor. Bölgede savaşan Türkmen komutanın dünkü sohbetimizde dile getirdiği şu söz de durumu özetlemeye yetiyor:

        “Bize ‘Adamlarınızı eğitim için kampa göndermeye hazır olun’ dediler. Biz adamlarımızı kampa gönderdiğimizde savunduğumuz alan boşalacak. Bu alana IŞİD veya PYD yerleşirse ne yapacağız? Onlardan alıp tekrar bize verileceğinin bir garantisi var mı?”

        Ayrıca zaten alanda silahlı eğitimi en iyi şekilde almış olanların, bir araya toplanıp temel eğitim verilmesine de çok anlam yüklenmiyor; bunun yerine kısa dönem eğitimin ardından donatımın verilmesi isteniyor.

        ABD’nin Afganistan’da mücahitleri destek programının El Kaide ve Taliban’ı doğurduğu kaygısı, Suriye’de de yeni bir Somali’nin önlerine çıkacağı kuşkusu da cabası.

        Hepsi bir araya gelince de karışık bir iş vesselam...

        Diğer Yazılar