Davutoğlu mitingi
MERSİN
GEÇMİŞ seçimlerde birkaç kez görmüştüm.
Başbakan olduğundan bu yana ilk kez bir mitingini dün Mersin’de izledim.
Sabah saatlerinden bu yana gerçekleştirdiği üçüncü ve son konuşmasıydı.
“Sandık Yolunda” dizisi için bölgede olduğumdan Davutoğlu’nu da Mersin mitinginde izledim.
Gördüklerim şunlar...
Yeni müzikler, Erdoğan döneminde yapılanlar kadar hareketlendirmiyor.
Belki bundan, kent içinde dolaşan araçlardan Erdoğan döneminde yapılmış olanlar çalıyor.
Davutoğlu’nun kürsü performansı ise ilk günlerde televizyon ekranlarından gördüğümüzün çok ilerisinde.
Meydana Başbakanlık’a ait 1, polise ait 2 helikopterle, beraberinde 4 bakanla geldi.
Eşiyle birlikte kürsüye çıkıp halkı selamladı, sonra ayrıldı.
Davutoğlu hazırlanırken, üç dönemi dolduğu için aday olmayan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan kısa süren konuşmalar yaptı.
Ardından ceketini çıkarmış olarak “Ben Türkiye’yim, Büyük Türkiye...” şarkısıyla Davutoğlu geldi.
Oldukça kalabalık ve hareketli bir kitleye hitap etti.
Yılların öğretim üyeliğinin getirisiyle miting meydanındakilerle hoca-öğrencisine benzer ilişkiyi hemen kurdu.
Mersin’in her kesim ve etnisiteyi içinde barındırması nedeniyle Türkiye’yi yansıttığını belirtti.
‘BİZ VE ONLAR’
Ardından üç muhalefet liderine meydan okudu:
“Bu millet emaneti bana vermezse 7 Haziran akşamı istifa ederim... Ben hazırım, siz de hazır mısınız?”
Davutoğlu, “Biz ve onlar” teması üzerine kurulu miting konuşmasını sonuna kadar sürdürdü.
Ağırlıklı olarak da CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştiri odağına koyup vaatleri üzerinden yüklendi.
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş için ise ağır konuştu, teröristliğini gizlemek için yüzüne maske takmış olarak niteledi; kardeşi üzerinden yüklendi.
MHP Lideri Bahçeli’yi de Türkiye’yi itibarsızlaştırmakla suçladı.
Performansı da kalabalığı hareketlendirmesi de iyiydi...
VAAT SEVİYESİ
Bölgedeki duruma gelirsek...
Şunu söylemeliyim ki bölge vaat ve proje yorgunu.
Aynı partiden olanlar dahi kendinden öncekini katlayan proje yarışına girmiş.
Bir zamanlar söze dayalı siyaseti icraata dönüştüren politika da bu yarış karşısında yenik düşmüş.
Ayrıca seçim paketlerinin de niteliği değişmiş.
Eskiden olduğu gibi içinde birkaç kilo bulgur, makarna, salça olan paketlere itibar eden yok.
Çünkü her aday rahatlıkla bunları yolluyor.
Aktardıklarına göre öyle bir noktaya gelmiş ki bazı mezraların, kırsal mahallelerin girişleri paketle dolmuş.
Dolayısıyla gıda paketi bu seçimde oy getirmiyor.
TOPLUMSALLIK
Bunun yerine beklentiler ise ortaklaşa kullanılabilecek araçlara yönelmiş.
Hatta onu da aşmış.
Örneğin, elektrik sıkıntısının çok yüksek yaşandığı bölgede şu dönem en önemli iki beklenti, trafo ve büyük jeneratör.
Ürünün tarlada elektrik olmadığı için susuzluktan yanmasındansa jeneratörle sorunu çözmenin yolunu aramaya başlamış.
Bir anlamda da iyi olmuş; çünkü seçim paketi beklentisi toplumsallaşmış.
Hem de herkes için daha yararlı bir hale dönüşmüş, ancak adaylar için de oldukça pahalılaşmış.
Tabii vaat edene...
Not: Tüm annelerin gününü kutlarım.