Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MÜRŞİTPINAR

        YIKILIŞINA sekiz ay önce tanıklık etmiştim.

        O gün kaçanlar vardı, önceki gün gittiğimde ise dönenler...

        Son geldiğimde de yanımda arkadaşım Diyarbakır Temsilcimiz Veysi İpek vardı; önceki gün de birlikteydik.

        Suruç’tan çıkıp Mürşitpınar’a yol alırken, önümüzde çok sayıda kamyonet sıralıydı.

        Hemen hepsinin üzeri de yatak, yorgan, kanepe, koltuk, sandalye ve masa doluydu.

        Mürşitpınar’a ulaştığımızda yolumuzu jandarma kesti; gazeteci olduğumuzu söylediğimizde ise geçişimizin yasak olduğunu söyledi.

        Biz ise geçmişin tecrübesiyle arka yoldan kapıya ulaştık.

        Kobani’ye açılan Mürşitpınar Sınır Kapısı’na vardığımızda gördüm ki 8 ay öncekinden farkı yok.

        O gün gelenlere nasıl yardımcı olunduysa, gidenlere aynı özen gösteriliyor.

        Her yerde katılığın temsilcisi olarak algılanan asker ve polis ise burada sinirleri alınmış gibi sakin çalışıyor.

        Hatta o derece kibar ki aracımızı farkına varmadan park ettiğimizde, kim olduğumuza bakmadan TOMA’daki polis megafondan uyardı:

        “Beyefendi, rica etsem alanımıza oraya park etmeseniz... Bu tarafta yer var, sizi böyle alsak...”

        Aracımızı gösterilen yere park edip, bir yandan Kobani’yi seyrederken diğer yandan dönüş için gelmiş olan çevredekilerle sohbete başladık.

        Askerin görüntü almamıza izin vermediği Kobani’de gördüklerime gelirsem...

        Çatışmada çöküşünü gördüğüm binalardan bazıları ayağa kaldırılmış, hatta göze oldukça güzel gelen renklerden badana boyası da yapılmış.

        Ancak kentin haraplığı devam ediyor.

        KOBANİLİ KÜRT OLMALI

        Türk tarafından kapıdan geçtikten sonra PYD bayrağı dalgalanan girişe sağlı sollu iki masa kurulmuş.

        Girenleri burada PYD’nin askeri gücü YPG militanları karşılıyor.

        Kapıdan geçenlerin anlattığına göre, geçmişte bu kentte yaşamamış hiç kimse Kobani’ye alınmıyor.

        Aile isimleri kontrol ediliyor; bu da yetmiyor, eğer Kobanili Kürt değilseniz, geçmişte aileniz ne kadar yıl bu kentte yaşamış olursa olsun içeri girmenize izin verilmiyor.

        Dikkat çeken ise masada kontrol yapanların daha kişi kapıdan geçip karşıdan gelirken Kobanili Kürt olup olmadığını konuşmasından anlaması; yürüyüşlerine bakarak da Arap olup olmadığını tahmin edebilmesi.

        DÖNÜŞ YASAK

        Büyük bidonlarla elde geçirilmesine izin verilen benzin, mazotu, araçların depolarına Mürşitpınar’da taşana kadar doldurulmasından da anlaşılıyor ki Kobani’de en çok ihtiyaç duyulan akaryakıt.

        Fırınlar çalışmaya başlamış, ancak gerekli olan un, tuz, maya da Türk tarafından her gün taşınıyor.

        Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi de gıda konusunda hassas...

        Kaymakan Çiftçi, devletin olanaklarına ilave olarak yöre halkını da yanına alıp ne kadar bonkörlük yapılabilirse göstermeye gayret etmiş.

        Daha ilerisi Suruç Çadırkent’te konuk edilen 24 bin 317 kişinin ihtiyaçlarını karşılamanın yanında Kobani bölgesine 142 TIR, 1300 kamyon olmak üzere 1442 araçla yardım malzemesi göndermiş.

        Kuşku dolu, ürkek yaşamın hayat bulmaya çalıştığı, girenin bir daha çıkmasına izin verilmediği Kobani’de IŞİD ile çatışmaların hangi noktada olduğunu anlatacağım.

        Diğer Yazılar