Usul ve üslup yolun yarısıdır
Büyük kitap olarak da isimlendirilen Mecelle’de, “Usul esasa mukaddemdir” ilkesi yer alır.
Hukukun olmazsa olmazıdır; “Usul esastan, üslup mesajdan önce gelir” ilkesi bu çağda da en geçerli kuraldır.
Usul ve üslup, yolu yarılamaktır.
Bütün bunları yazmamın nedeni, AK Parti ile CHP arasında dün yapılan koalisyon görüşmesi.
Hem heyetler, hem de sonrasında yapılan açıklamalarda usul de üslup da tamdı.
Dolayısıyla eğer bir sorunla karşılaşılmaz, “iyi saatte olsunlar” devreye girmez ise toplumsal baskı bundan sonrasını getirir; koalisyonu kurdurur.
Çünkü, dün yapılan açıklamalar Türkiye’nin özlemini çektiği söylemlerle doluydu.
Görüşme sonrası açıklamayı Davutoğlu’nun yapması, Kılıçdaroğlu’na ve CHP heyetine teşekkür etmesi, ekran başındaki CHP heyeti tarafından da övgüyle karşılandı.
AK Parti’ye dönük sert sözleriyle tanınan CHP Sözcüsü Haluk Koç’un kendilerine dönük olumlu cümleleri de AK Parti’de memnuniyet yarattı.
Özetle, dün her iki taraf da birbirine jestler yaptı, ötekini onore etti.
ORTAK MOTİVASYON
Benzer durum görüşme sırasında da yaşanmış.
İlk sözü Davutoğlu almış ve Saraybosna gezisindeki izlenimlerini anlatmış, sözü hükümet kurma çabasına getirmiş.
Basın toplantısında söylediklerinin neredeyse aynısını söylemiş.
Ardından sözü alan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin “güçlü ve geniş profilli bir hükümete” olan ihtiyacına dikkat çekmiş.
Koalisyonun 4 yıl devam edecek, sorun çözücü olması gerektiğini vurgulamış.
Ardından koalisyonun dayanağı olacak ortak motivasyonu yaratacak şu cümleyi söylemiş:
“Geçen dönem Anayasa değişikliğinde 60 madde üzerinde uzlaşmayı başarmıştık. Bu daha ileri noktaya götürülebilir.”
AK Parti hükümetinin dış politika bakışından farklı düşündüğünü de kayda geçirmiş.
Davutoğlu da tepki koymadan, saygıyla dinlemiş.
PARADİGMA DEĞİŞTİ
Bütün bunlar gösteriyor ki 7 Haziran, dün itibarıyla Türkiye’de paradigma, yani değerler dizini değişikliğine hayat verdi; yeni bir üslup ve söylem üretti.
Bundan böyle, buradan dönmek isteyen, sandık eşiğine takılır.
Çünkü insanların düşünsel ardılında dibe itilmiş siyasi nezaketi yeniden aynı yere göndermek olanaksızdır.
Şurası da görülmeli ki, sandığın gösterdiği tek gerçek vardı; ülkenin sorunlarını çözecek büyük koalisyonun oluşması.
EKİBİN ÖNEMİ
1970’in sonundan bu yana birçok koalisyon kuruluşunu gazeteci kimliğiyle izlemiş biri olarak şunu söylemeliyim ki, görüşmeleri gerçekleştirecek isimler de koalisyon protokolü kadar önemlidir.
Hem AK Parti hem de CHP heyetleri bu açıdan oldukça makul isimlerden oluşuyor.
Davutoğlu, CHP’ye ters gelmeyecek isimleri tercih etmiş.
Kılıçdaroğlu da, seçimin başlangıcından bu yana Türkiye’nin sorununun ekonomik ve sosyal politikalarda yattığı söylemine uygun bir ekip belirlemiş.
Heyeti, devletin en üst ekonomik kadrosunda görev almış olanlar ile sosyal politikalar alanında çalışmasıyla bilinenler arasından oluşturmuş.
Görüşme sonrası konuştuğum her iki tarafta da olumlu hava hâkimdi; ortaya çıkan usul ve üslup yıllardır özlenen tabloydu.
Her iki taraf da çözümün adresi olmak için kollar sıvamıştı.