Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MHP’nin ardından, dün de HDP’nin aynı noktayı işaret etmesi, Türk siyasal hayatında yeni bir gelişmeyi de ortaya çıkardı.

        Bugüne kadar partiler koalisyonda olmak için uğraşır, olmuyorsa diğerine de kurdurmamanın yolunu arardı.

        Oysa 7 Haziran, hükümette olmak istemeyene de koalisyon formülü üretmeyi zorunlu kıldı.

        Çünkü koalisyon kurulamaması halinde, istemediği sandıkla burun buruna kalacağını hepsi görüyor.

        Bu sandalye sayısıyla kurulacak azınlık hükümetinin önünde de başta komisyonlar olmak üzere birçok zorluk duruyor.

        Daha önemlisi, bütçe döneminde genel kurulda bakan düşürmeye kadar gidecek sürprizle yüz yüze kalma ihtimalleri de ortada duruyor.

        Getirdiği kanun tasarıları delik deşik edilen, muhalefetin verdiği teklifleri kanunlaştırmak zorunda kalan bir hükümetin sandığa vardığında ne halde olacağını da biliniyor.

        Dolayısıyla güçlü ve geniş profilli bir hükümet kurmanın ötesinde bir yol bulunmuyor.

        Ya da seçimi bugünden herkesin göze alması gerekiyor.

        TABLO NETLEŞTİ

        Oysa ilk tur görüşmeleri bir gerçeği ortaya çıkardı; tabloyu netleştirdi.

        Dikkat edilirse, sadece AK Parti ile CHP arasında “istikşafi (ön görüşme)” yapılmasının önü açıldı; AK Parti’den Ömer Çelik ile CHP’den Prof. Dr. Haluk Koç görev üstlendi.

        MHP heyet oluşumuna yaklaşmadı, “ihtiyaç duyulması halinde” görüşmenin yapılacağını vurguladı.

        HDP’de de benzer bir tavır gelişti; görüşmeleri yapacak heyet oluşturulamadı.

        Hem MHP hem de HDP, AK Parti ile CHP koalisyonunun kurulmasının yararlı olacağını kamuoyu önünde kayda geçirdi.

        Hatta HDP böyle bir koalisyona desteğe hazır olduğunu da açıkladı.

        TABANI GENİŞLEDİ

        Dolayısıyla AK Parti ile CHP arasında oluşacak hükümet, sadece sayısal olarak büyük koalisyon namzedi olmakla kalmadı, toplumsal tabanı da genişledi.

        Daha önemlisi, MHP ve HDP’nin toplumsal tabanlarının beklentilerinin sorumluluğunu da AK Parti ile CHP’nin üstüne yıktı.

        MHP de toplumsal yarılmanın kapatılmasının en iyi formülü olarak AK Parti-CHP koalisyonunu gösterdi.

        Bütün bu nedenlerle, 10 yıl önce hayal dahi edilemeyecek şekilde Başbakan sıfatıyla AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu’nun, HDP Genel Merkezi’ni ziyareti çok önemli.

        İçeride yapılan konuşmalar, karşılıklı jestler de bu açıdan tarihe kayıt düşülecek nitelikte.

        Örneğin Davutoğlu, Demirtaş’ın PKK’ya silah bırakma çağrısını ve “Demokrasi arttıkça, silahların azalması minimuma, sonra da sıfıra inmesi lazım” sözüne övgü düzdü.

        HDP’nin elini güçlendirdi.

        KÜRT HAREKETİ

        Ancak tam da bu noktada henüz aşılamamış bir sorun var.

        O da, çevre ülkelerdeki Kürt silahlı hareketlerinin gördüğünü, Türkiyeli Kürt silahlı hareketinin görmek istememesi.

        Nedeni de açık; bu coğrafyadaki silahlı Kürt hareketleri 2010’a kadar ulus devletlere dönük mücadele verdi.

        Tahran, Bağdat, Şam ve Ankara hedef noktaları oldu; birinin savaşı diğerini ilgilendirmedi.

        Ancak IŞİD, silahlı Kürt hareketini ortak düşmanda birleştirdi, daha önemlisi ulus devletlerle aralarını düzeltti; siyasal harekete dönüştürdü.

        Biri hariç, PKK... Dilerim o da Kürt siyasal hareketinin bileşeni olarak tanımladığı HDP gerçeğini görür.

        Diğer Yazılar