Dönüştürücüler
İster adına postmodern, post-endüstriyel; isterseniz jeolojik zaman tanımıyla “yeni insan çağı” (antroposen) deyin.
İnsan çevreyi, doğayı, evreni değiştirip farklılaştırmaya başladığı için, “yeni insan” adı verilen bu çağın politik liderleri de ikiye ayrılır:
1- Etkileşimci, 2- Dönüşümcü...
Bu alanın en iyileri de düşüncelerini keyifle okuduğum Bass, Burns, Leithwood, Paradise ve Kirby’dir...
Onların tanımlarına göre “etkileşimci- yönetsel lider’’, “almak için, izleyicilerine istediklerini verendir...’’
Aralarında da zaten müşteri bazlı (klientalist) bağımlılık vardır.
İzleyiciler için liderin isteklerini yerine getirmek, lider için de toplumsal tabanının hızla değişen ve yükselen beklentilerini karşılamak önemlidir.
Bazen de anlaşılmaz, öngörülmez şekilde doğrunun yanına geçer; doğruyu yanlışa çevirip daha fazlasını alacak kadar başka bir şeyi verir.
Etkileşimci liderlik ile izleyicisi arasında ‘‘yüksek ve düşük kaliteli’’ değiş tokuş hâkimdir.
Düşük kaliteli olanlar yaşamın gereksinmeleri ile demokratik haklara, yüksek kaliteliler de kişisel bağlara dayalıdır.
DEĞERLER SİSTEMİ
Dönüşümcü liderlik ise adaleti, özgürlüğü, düzeni sağlamak gibi kişisel değer sistemlerini temel alır.
Alınıp satılmaz; üzerinde pazarlık yapılmasına olanak tanımaz değerler sistemini savunur.
Günün ihtiyacına göre değişimi hedefler.
Etkileşimci lider “hata yapmama” üzerine polika üretirken, dönüşümcü lider hata yapılmasını veri kabul eder.
Etkileşimci geçmişe, dönüştürücü geleceğe dönüktür.
4 LİDER
Değişimi hızlı bu çağın biri eskisi, diğeri ise yenisidir.
Şimdi bu açıdan Meclis’teki 4 lidere bakalım:
Selahattin DEMİRTAŞ: HDP’den öncekilerin liderleri, Kürt siyasal hareketinin bileşenlerinden PKK/KCK’nın silahlı, katı yüzüyle özdeşleştirildi. Demirtaş ise zor olanı başardı, esprili tarzı, yeni politikası ve söylemiyle kitle hareketini toplumsallaştırdı, dönüştürdü.
Devlet BAHÇELİ: Kökü derin toplumsal hareketlerin dönüşümü de zordur, zaman alır. Bahçeli 2000’den itibaren, kadrolarını sokaktan çekmekle kalmadı; kızıl elma, Orta Asya, kök devlet, hâkim kimlik temelli siyaseti dönüştürdü. “Milletin varlığı devlet içindir”den “Devletin varlığı millet içindir” politikasını yerleştirdi; bireyi öne çıkardı. Milliyetçilik tanımını da soy bağı yerine, ortak geçmişi birlikte kuracak vatandaşlık bağına dönüştürdü.
Kemal KILIÇDAROĞLU: Soğuk Savaş döneminden kalma Orta Avrupa solculuğunu terk ederken, bu yapının kadrolarını da ellerine kendilerini asacak kadar ip verip tasfiye etti. Almanya, İngiltere veya İskandinav ülkelerindeki kadar hızlı olmadı ama CHP’yi dönüştürdü; zihniyeti değiştirdi.
Ahmet DAVUTOĞLU: Liderliği ile birlikte yakın geçmişte uygulayıcısı olduğu yapıyı farklılaştırmaya başladı, yeni bir zihniyet devrimini ağır da olsa yerleştirdi, dönüştürdü.
4’ü de dönüşümcü lider; bundan dolayı Türkiye politikası da buna uygun şekillenecek, eskiye dönmek isteyen kaybedecek.
Kafa akrabası oldukları için de koalisyonları uyumlu, sayısal orantılarıyla da eşdeğer uzunlukta olacak.