Çifte ateş
Türkiye, hem içeriden hem de dışarıdan hem de birbiri ile çatışan grupların çifte ateş altına aldığı pozisyonda hiç kalmamıştı.
PKK’nın veya bazı örgütlerin zaman zaman yükselip sönen tek yönlü terör olayı ile karşılaşır, bunları, iç operasyonlar veya “sıcak takip” adı altında Bağdat hükümeti ile yaptığı anlaşma kapsamında sınırın öte yanına geçerek vurup geri dönerdi.
Türkiye ilk kez alışık olmadığı, asimetrik olduğu kadar birbiri ile de çatışma halinde olan PKK ve IŞİD’in iç, dış ve çapraz tehdidi ile yüz yüze.
PKK içeride eylemini yaparken, dışarıdan tehdidini sürdürüyor, gerektiğinde sınırın öte yanına kaçıyor.
Benzer durum IŞİD için de geçerli.
Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç eyleminde görüldüğü gibi IŞİD, içeride eylemini yaparken, dün Kilis’te karşılaşıldığı gibi sınırın öte yanından da saldırıda bulunabiliyor.
PKK’NIN AÇMAZI
Oysa Türkiye 5 yıldır demokratik açılım süreci, ardından çözüm süreci ile PKK tehdidini savuşturmayı başarmıştı.
Uluslararası koalisyon ile birlikte olmasına karşın, sanki onunla değilmişcesine uyguladığı politika sayesinde de sınırının öte yanındaki yangının kendisine taşınmasını engellemişti.
Ancak gelinen nokta her iki politikanın da sürdürülmesini olanaklı kılmıyor, son yaşananlar da bunun bir yansıması olarak karşımızda bulunuyor.
Çünkü her iki örgütün de içine düştüğü açmaz Türkiye’yi sıkıntıya sokuyor.
PKK açısından ele alırsak...
Kürt siyasal hareketinin bileşenlerinden biri olarak gördüğü HDP’nin parlamentodaki ve yerel yönetimlerdeki ağırlığını hiçe sayarak silaha yeniden sarıldı.
Bunu ister HDP’nin kendisinin önüne geçip karar alma sürecinde tek etken olmaya başlamasından doğan kaygı, ister bölgenin en eski silahlı örgütü olmasına karşın dünyayı iyi okuyamaması olarak değerlendirin.
Sonuçta PKK, HDP siyasetinin önüne geçti ve onu da aşağı çekecek adımı attı; bu politikası bir süre sonra bir diğer bileşen PYD’yi de zora sokacak.
Belki de Kürt siyasal hareketi ile PKK arasında ciddi bir kopmaya neden olacak; çünkü orta vadede sürdürülebilirliği yok.
IŞİD açısından da durum farklı değil.
Türkiye’den geçiş olanağı bulan, yakın geçmişe kadar iki hudut kapısından nefes alıp bölgedeki varlığını koruyan IŞİD’in budan sonra bu bölgede barınma şansı neredeyse hiç kalmadı.
POLİTİKA DEĞİŞİMİ
Buna Ankara’nın uzun süredir Suriye konusunda ABD ve AB ülkeleri ile uyuşmayan politikasından vazgeçmesini de eklemek gerekir.
İncirlik Üssü’nün silahlı İHA’lara açılması, güvenli bölgelerde gerektiğinde Türk jetlerinin de önleme uçuşu yapması, Washington ile 2013-2014 döneminde Suriye özelinde yaşanan anlaşmazlıkların aşılmasının bir göstergesi.
Ancak unutulmasın ki bunların hiçbiri, içeride olacakları frenlemeye yetmez, çünkü onun için güçlü, toplumun çok daha geniş kesimlerini kapsayan, yüksek profilli hükümet gerekir.
Bunu kurmayıp “Bir kez daha deneyelim” diye gidilecek seçimin nelere mal olacağını görmek için de dün Diyarbakır ve Kilis’te yaşananlara bakmak yeterlidir.
O nedenle AK Parti-CHP büyük koalisyonunun vakit geçirilmeden kurulması gerekir.