Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’da G20’nin finans bakanlarına konuşurken Başbakan Davutoğlu geçmişten ilginç bir örnek verdi.

        Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, Brüksel’deki AB ve NATO toplantılarında, Yunanistan ve Romanya’nın sürekli değişen çok sayıda bakanıyla karşılaştığını anımsattı.

        Örneği vermesinin nedeni de siyasi istikrarın, ekonomik istikrarı sağlamadaki önemini anlatmak içindi.

        Özetle, sürekli değişkenliğe uğrayan temsilcilerin, ekonomik istikrarsızlığa yol açtığını belirtti.

        Önceki gün de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, B20 toplantısı için gelen G20’nin çalışma ve finans bakanları ile yaptığı görüşme sonrası bir grup medya mensubuyla sohbet ederken meseleye farklı bir yerden yaklaştı.

        İşveren (B20) ve işçi (L20) temsilcilerinin birçok konuda yapılması gereken ortak noktaları belirleyip hükümete bildirmelerine karşın, bunların hayat bulmadığını bakanlara anlattığını söyledi.

        Bakanlara söylediği bir cümleyi de bizlere şöyle aktardı:

        “Uzlaşmaz sanılan işveren ve işçi temsilcileri aralarında uzlaşıp yapılması gerekenleri hükümetlere bildiriyor, ama hükümetler müsteşarlarını ve bürokratlarını aşıp bu kararları alamıyor.”

        ZEMHERİ AYINDA

        Her iki örnek, “temsil etme sisteminin” zemheriyi yaşamakta olduğunu göstermek için yeterli.

        Bu noktaya gelmesinin tek nedeni de “istikrarı yakalamak” adına aşırı sayıda yapılan seçimler.

        Arka arkaya bu kadar çok seçim yapıldığında bir süre sonra temsiliyet sisteminin bir önemi kalmıyor; her aşamada yeni bir seçime gidilmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor.

        Sürekli tekrar edilen seçimler, seçmenin görüşünü yansıtmak, sandık sonucunun uygulanması için değil, kendi istediği sonuca ulaşmak için yenisinin denenmesi amacıyla kurgulanmış oyun sistemine dönüşüyor.

        Bu da temsiliyet sistemini laçkalaştırıyor.

        O da milletin vekili yerine, bizzat kendisinin karar verir hale geldiği yeni bir sistemi üretiyor.

        İhtiyacı olmadığı halde elinde plastik kart olduğu için alışveriş yapmanın bütçeyi çökertmesine benzer şekilde fazla ve gereksiz seçim de sistemi yıkıyor.

        Kudretini yitiren temsiliyet sisteminin teslimiyetine neden oluyor.

        İstikrar sağlamak adına yapılanlar hukuk sisteminin, demokratik parlamenter düzenin vidalarını gevşetip yerinden sarsıyor.

        Sürekli seçim, temsil etme sistemiyle birlikte yasalara uygunluğu da ortadan kaldırıyor.

        Sorunu çözmek için var olan temsil sistemi ortadan kalkınca, siyaset de şirketleşiyor. İşveren ve işçi temsilcileri olması gerekenler konusunda anlaşmış olsa bile siyaset kurumu, toplumsallaşma yerine kendi çıkarını, kârlılığını öne alarak meseleye yaklaşıyor.

        O da çözümün üretilmesini zorlaştırıyor; daha tehlikelisi temsilcisiz kalan kesimlerin bireysel davranışını tahrik ediyor.

        Kültürü, toplumsal kalıcı karakteri, pop-moda haline çeviriyor.

        Siyaset kurumunu çökertiyor; siyasetçileri önemsizleştiriyor; anketlere dayalı rastlantısal hayata yaşam veriyor.

        Hiyerarşiyi tüketiyor, güveni azaltıyor, erdemi bitiriyor; parlamenter demokratik sistemi yerle yeksan ediyor.

        Diğer Yazılar