Örgüt mü yoksa kişi mi önemli?
Ankara katliamından bu yana hangi örgütün yaptığına ilişkin karmaşa devam ediyor.
Dikkat çeken ise karmaşanın, olayın aydınlatılmasından sorumlu hükümet mensupları tarafından yaratılıyor olması.
Şimdi gelin şu soruyu tartışalım:
“Bu tip olaylarda üzerinde durulması gereken terör örgütleri mi, yoksa olayı gerçekleştirme kapasitesi bulunan teröre bulaşmış kişiler mi?”
Sizce bir sonraki eylemi hangi yaklaşım engeller?
Örgütsel yaklaşımın engellemediği Suruç, Diyarbakır ve Ankara patlamalarında görüldü.
Çünkü soruna IŞİD bağlamında yaklaşıldı, araya bir de bu örgütün Suriye’de kıran kırana savaştığı PKK irtibatı eklendi.
Karışık bir hal aldı.
ÖNEMLİ OLAN ‘KİM?’
Şimdi soruyu tekrarlayayım: Olaya örgüt mü, eylemi yapan kişi üzerinden mi yaklaşmalıyız?
Sormama neden ise arkadaşım, bölüm başkanım Doç. Dr. Haldun Yalçınkaya...
BM Terörle Mücadele Komitesi Ağı üyesi ve TOBB ETÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı olan Doç. Dr. Yalçınkaya söze şöyle girdi:
“Aslında doğru soru, eylemin kimler tarafından gerçekleştirildiği yönünde olmalı. Yani örgütler yerine, eylemi gerçekleştiren kişilerin özellikleri üzerine yoğunlaşmakta fayda var...”
Bunun IŞİD ve El Nusra gibi örgütlere katılan “yabancı terörist savaşçılar” açısından da önem arz ettiğini belirtti.
ÜÇTE BİRLER
Burada birkaç kez yazdığım akademik çalışmayı anımsattı:
“Akademik çalışmalar, çatışma alanına giden yabancı terörist savaşçıların üçte birinin çatışmalarda hayatını kaybettiğini; üçte birinin çatışma bölgesinde kalmayı tercih ettiğini; üçte birinin ise çatışma bölgesinden ayrıldığını söylüyor. Çatışma bölgesinden ayrılanların ise yedide birinin tekrar yeni terör eylemlerine katılabildiğini teori bize söylüyor.”
Yalçınkaya’nın belirttiği gibi, asıl tehlike dönen üçte birlik kısımda duruyor.
Çünkü “gelip kalmayı tercih ettikleri bölgelere şiddeti bulaştırıyor, grip virüsü gibi şiddet yayıyor”.
“IŞİD kadar önemli olan bu bulaşıcı etki, başka terör örgütlerinin şemsiyesi altında gerçekleşme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle Türkiye acilen bir paradigma değişimine gitmelidir.”
ANKARA’DAKİ IŞİD
Bir kez daha vurguladı:
“Eylemi gerçekleştiren terör örgütü yerine, eylemi gerçekleştiren kişinin, yabancı terörist savaşçı olarak daha önce şiddete bulaşıp bulaşmadığına bakmakta fayda var.”
Yalçınkaya, Mart 2014’teki Ulukışla saldırısından bu yana gerçekleşen 5 terör eyleminin yabancı terörist savaşçı tarafından yapıldığını anımsattı.
Ölü sayısı 102’ye ulaşan Ankara saldırısı öncesi 41 vatandaş hayatını kaybetti, 510’dan fazla kişi de yaralandı.
Bu gösterge bile paradigma değişimine acilen ihtiyaç olduğunu göstermeye yeter.
Eğer eylemi yapma kapasitesine sahip kişiler sıkı takibe alınmış olsaydı, Ankara saldırısı da gerçekleşmezdi.
Bu bile önlemenin nasıl yapılması gerektiğini anlatmaya yeter.
Daha önemlisi, patlamanın olduğu yere 500 metre uzaklıkta, Ankara’nın göbeğindeki İsmetpaşa’dan savaşmak için IŞİD safına gidenlerin olduğunu mahalle muhtarı yıllardır söylüyor.
IŞİD safında savaşıp dönenlerin bugün ne yaptığını ise kimse bilmiyor.