Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçim sonuçları, bütün siyasi partilerin politik süreçlerini gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.

        Çünkü hiçbiri sonucu öngörmemişti.

        İktidar partisi açısından bakarsak...

        Yüksek teveccühle, toplum sorunlarına ve beklentilerine ivedi çözüm üretmesi için AK Parti’ye görev yüklerken, istikrarını ön plana koyduğunu gösterdi.

        Ağırlığı merkez sağ seçmen olsa da toplumun geniş bölümü bu konuda Davutoğlu’na olan inancını sergiledi.

        Şimdi Anadolu’da durma noktasına gelmiş ticaret çarkının bir an önce eskisi gibi dönmesini bekliyor.

        Ekonomik iflas ve terör korkusundan arınmak istiyor.

        Bütün bunlardan dolayı koalisyon süreçleriyle vakit kaybedecek zamanı kalmadığı, hemen çözüm beklediği için de tercihini, geçmişte denediği AK Parti’ye yöneltmiş bulunuyor.

        CHP’NİN POZİSYONU

        Şurası kesin ki, 7 Haziran ve 1 Kasım sürecinde hem proje, hem de propaganda açısından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu yoğun emek harcadı.

        Terör nedeniyle büyük mitinglerin iptalini de iyi değerlendirdi, daha yapıcı bir yönteme başvurdu, ilçeleri dolaşıp seçmenin bizzat ayağına giderek etkiyi artırdı.

        Dolayısıyla CHP Genel Merkezi, toplumsal tabanının beklentilerine paralel siyaset üretti.

        Ancak en büyük açmazı, teşkilatının toplumsal tabanının gerisinde kalmış olması ve seçmeninin bundan dolayı örgüte mürebbiye gibi davranması.

        “CHP yapabilir... CHP de hükümette olmalı...” algısını seçmene aşılamak yerine, içeriyle uğraştı.

        Bu açıdan bakıldığında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu açısından sorun görünmüyor, hatta seçmeni nezdinde eli çok daha güçlenmiş bulunuyor.

        Bundan dolayı adı liderlik yarışında zikredilen dahi Kılıçdaroğlu karşıtı gösterilmesinden rahatsızlık duyuyor.

        MHP’NİN AÇMAZI

        MHP açısından en büyük açmaz, seçmenini kaybetmesinin yanında güven endeksinin de düşmesi.

        Yani, 2002’den bu yana unuttuğu baraja takılabilme riskinin ortaya çıkmış olması.

        Bütün bunlardan dolayı muhalif akım ortaya çıkacaktır, hatta Bahçeli karşısında etkin olma şansı da yüksektir. Ancak tüzük, kongreyi toplamayı zorlaştırdığı için bunun liderlik değişimine çevrilmesi de bir o kadar zordur.

        MHP Lideri Bahçeli de gelinen noktada MKYK’yı toplayıp yönetimde değişiklik yapacak ve seçim sürecinde dinamizm katan isimleri yönetime taşıyarak tepkiyi törpüleyecektir.

        HDP’NİN YÜKÜ

        Bu sürecin en büyük kaybedenlerinden biri de HDP. İşin ilginç tarafı, kaybettiren de yönetimi değil; bileşenlerinin, yani PKK/KCK’nın sırtına yıktığı ağır yükü taşıyamamış olması...

        Özyönetimin “hendek ve kepenk”ten ibaret olduğunu sanan halk, çatışmalardan yıldı, tepkisini gösterdi.

        Daha önemlisi, Türkiyelileşmesini kolaylaştıracak Batı’daki milletvekillerini kaybettirdi.

        Çözüm sürecinin muhatabı olmaktan da çıkardı.

        Görünen o ki hükümet bölgedeki kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleriyle süreci götürmeye çalışacak, “HDP ile yol yürümesi mümkün olmayacak...”

        Bunun ne sonuç getireceği ayrı bir tartışma konusu.

        Ancak gelinen noktada HDP’nin kendinden önce bileşenlerini masaya yatırması gerekiyor.

        Yoksa, sırtındaki yük başını kaldırmasına olanak vermediği için önünü görmesine olanak bulunmuyor.

        Diğer Yazılar