Öncelik sıkışması
Baştan söyleyeyim, siyaset öncelikli gündem sıkışması yaşıyor.
Seçimin hemen ardından başlayan Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmasından AK Parti de hoşnut değil.
Partinin önde gelen 3 ismiyle dün farklı zamanlarda yaptığım sohbetlerden çıkardığım sonuç şu ki, tartışmanın bu noktaya taşınmış olmasından rahatsızlar.
Dolayısıyla tartışmayı kısa süre içinde sonlandırıp süreci kendi mecrası içinde tutmakta kararlılar.
Seçmenin oy verirken acil sorunlarının çözümüne dönük beklentilerinin baskın olduğu bir ortamdan çıkmışken, böyle bir tartışmanın içinde kendilerini bulmuş olmaktan da mutsuzlar.
Ancak bütün bunlar, yeni bir Anayasa’nın yapılması gerektiğine dönük ısrarlarından geri adım atmalarını da beraberinde getirmemiş.
Tam tersine, bu dönem bir Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi konusunda da formül arayışı içindeler.
Bunun başında da Anayasa’nın bazı maddelerinin metin dışına taşınması, bazı maddelerinin gerekirse değişik zamanlarda ayrı oylanmasına kadar uzanan farklı formül arıyorlar.
Bunun içinde Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi sonrası fiilen birçok aşaması tamamlanmış gibi duran yarı başkanlık sistemi için Anayasa’nın uygun hale kavuşturulması da var.
Ancak değişiklik için aradıkları yöntem, geçen dönem her partinin eşit sayıda katıldığı Anayasa Değişiklik Komisyonu modeli olmayacak.
ZOR ARİTMETİK
Peki, böyle bir dönemde TBMM bir Anayasa değişikliğine imza koyabilir mi?
Geçen dönem bu konuda en büyük emeği sarf eden eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek idi.
Çiçek, dünkü sohbetimizde yaşadığı zorluklara dikkat çekti, siyasi partilerin üyeleri arasında dahi anlaşmazlık olduğunu anımsattı.
Anayasa değişikliğinde 4 partili uzlaşı arayışından sonuç alınamadığını, 2 partili uzlaşıyla veya bir maddenin iki farklı şekilde yazılarak referanduma götürülmesinin de denenebileceğini belirtti.
Ancak gelinen noktada, içinde bulunulan konjonktüre de dayalı olarak zorluklarına dikkat çekti.
İLK 4 ŞARTI
Haksız da değil...
Çünkü, TBMM’deki 3 muhalefet partisi de başkanlık sistemine karşı olduğunu ilan etti.
İşin ilginç tarafı ise Anayasa değişikliğinin başkanlık sistemine indirgenerek tartışılıyor olması.
Oysa muhalefet partileri de Anayasa değişikliğini görüşme konusunu reddetmiyor.
CHP, parlamenter sistemin korunması, ilk 4 maddesinin tartışma dışı bırakılması kaydıyla Anayasa değişikliğinin tartışmaya açık olduğunu ilan etti.
Benzer durum MHP için de geçerli, o da ilk 4 madde hariç değişikliği tartışmaya hazır.
HDP ise kendi içinde tartışıyor olsa da bu dönemde başkanlık sistemi üzerinde tartışmanın yürümesine taraftar değil; ayrıca 7 Haziran’daki “Seni başkan yaptırmayacağız” pozisyonundan hemen çıkması da zaman alacak.
Bütün bunlar açısından bakıldığında TBMM’nin açıldığında birinci önceliğinin Anayasa değişikliği olacağı zannına kimse kapılmasın; çünkü o kadar kolay değil.
Ayrıca, karşı çıkanların bir bölümü bu dönem milletvekili gösterilmemiş olsa da AK Parti içinde başkanlık sistemine sıcak bakmayan sayısı da küçümsenmeyecek oranda.