Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP’nin bugün de devam edecek olağan kurultayının sloganında da vurgulanan “değişim” ne yönde olacak?

        Soruya yanıt verebilmek için hâkim havayı aktarmam gerekir.

        Kurultay salonu, geçmişte olanlardan farklı slogana, söyleme, yeni bir vizyona sahip değildi.

        Baykal’ın ses ve ışık gösterileriyle sahneye indiği, Ricky Martin’e benzetildiği 1998 kurultayının ardından, bu dönem de Justin Bieber sahnesi hazırlanmıştı.

        ABD Başkanı Obama’nın da kullandığı sahne düzeninde ışıklar boru uzantısı içinde ilerliyor, aslında kürsüyü parmaklıklar ardında bırakıyordu.

        Tavanda da düğün salonu gibi renkli büyük balonlar vardı.

        Terörden dolayı kaybedilenler nedeniyle şarkı çalınmayan kurultayda, afişlerdeki sloganlar da kürsüdeki konuşmalar da geçmişten farklı değildi.

        Salonda en çok alkışı da 1970’li yıllardan kalan ajitasyon, propaganda iteklemeli, “Akın var güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz güneşin zaptı yakın”, “Halk iktidarını kuracağız” benzeri devrimci söylemler aldı.

        Salondaki izleyicilerin ağırlıklı bölümünde de usanmışlık hissiyle dolu, asık, çıkış arayan kaygılı yüz görüntüsü vardı.

        En çok coştukları yer ise CHP Lideri’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük ağır sözleri oldu.

        Delegelerin ağrılıklı bölümü de konuşmalar sırasında bugünkü parti meclisi seçimi için kulis yapıyordu.

        ÖZGÜRLÜKÇÜ

        Kılıçdaroğlu’nun konuşması da bu havada gerçekleşti.

        Konuşmasına her hafta salı günü TBMM CHP Grup Toplantısı’ndaki tonla başladı.

        Önemli cümleler söyledi, kurultay tonlaması olmadığı için dikkatten kaçtı.

        Cumhurbaşkanı’na dönük eleştirilerini dile getirirken, “patronlu başkanlık sistemi” söylemini siyasi hayata soktu.

        Bildiriye imza attığı için gözaltına alınan akademisyenlere “fikir özgürlüğü” kapsamında sahip çıktı, ancak “Bizim de bildirinin içeriğine itirazımız var” kaydını düştü.

        Eleştirisinin odağına, Davutoğlu’nu ayırarak Erdoğan’ı koydu, ağır sözler söyledi; salon da bu aşamada coştu.

        KILIÇDAROĞLU DOKTRİNİ

        Mustafa Balbay da yeteri sayıda delegenin imzasını bulamadığı için kurultayda tek aday kalan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında “geleceğe” ilişkin de önemli veriler söz konusuydu.

        Halkla doğrudan teması öne çıkaracak yeni politikanın ilk adımını, “Aklına soru takılan bana doğrudan mektupla sorabilir, herkese yanıt vereceğim” diyerek attı.

        Partide “4’üncü büyük devrimi” gerçekleştireceklerini söyledi.

        Geçmiş 3, cumhuriyet, çok partili yaşam ve sosyal demokrasi olarak sıralanır.

        Dönemlere göre doktrinlerin sahipleri de Mustafa Kemal, İnönü, Ecevit’tir.

        Partinin politik cephesini genişleten, yeni yönünü ortaya koyan Kılıçdaroğlu, belli ki “özgürlükçü demokrasi” diye tanımladığı 4’üncü sürecin doktrinini yaratmak istiyor.

        Bugüne kadar zoru başardı, önemli adımlar attı.

        Görünen o ki bu güçle önümüzdeki dönem partinin kadro ve teşkilat yapılanmasıyla birlikte ideolojisinde de yeni bir aşamaya geçilecek.

        CHP’nin yeni doktrinine hayat vermek için uğraşacak.

        Sürecin bugüne kadar olanlardan çok daha zor olan aşamasına geçecek...

        Çünkü bunu yapmak için teşkilata dokunacak, gittikçe hımbıllaşan yapısından çıkarmak ne kadar kolay olacak, onu da zaman gösterecek.

        Diğer Yazılar