Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Satışa çıkarılmış yan dairenizi kimin almasını istersiniz?

        Hemşeriniz olmakla birlikte hazzetmediğiniz birinin mi; maddi bedel ödetmeyle sonuçlanacak bir tokalaşma adımıyla aranızı düzelteceğiniz uzaktan gelenin mi; yoksa çok iyi tanıdığınız, sürekli kavga ve sorun çıkaranın mı?

        Ya da bütün bunların ötesinde kavga ederek ayrıldığınız eski komşunuzun mu?

        Soruyu yöneltmemin nedeni, Rusların hedeflediği şekilde Nusaybin’in öbür yarısı olarak nitelenen Kamışlı’ya gelip yerleşmesi...

        Kamışlı Uluslararası Havaalanı’nı kontrolü altına alması.

        Burada dikkat çeken, Kamışlı’nın uzun süredir PYD kontrolü içinde yer alması.

        Her ne kadar gümrük kapısında Suriye bayrağı dalgalanıyor, devlet işleri rejim elemanları tarafından yürütülüyor olsa da başta belediye olmak üzere neredeyse her şey PYD’nin kontrolünde.

        Cizre, Silopi ve Nusaybin’de son dönem yaşanan yoğun çatışmada PKK’nın destek aldığı yer olarak da görülen bölge...

        Ankara’nın, “Bizim için PKK ve PYD aynı şey, çünkü PKK oradan besleniyor” yaklaşımının gerisinde de zaten bu bakış var.

        İKİNCİ KALKAN

        Rusların Kamışlı’ya gelmesiyle bölgede PYD’nin gücünün azalacağını kimse sanmasın.

        Tam tersi Ruslar, batı gibi doğuda da PYD ile bütünleşti; onu güçlendirecek kalkana dönüştü.

        Ruslar nasıl ki Afrin’de PYD’nin güçlenip sınırın uzak aşağısından Kobani ile birleşmesinde ağır bombardımanlarla verdiği güç desteğiyle etkili olduysa, bu kez de doğuda gücü koruyacak pozisyon aldı.

        PYD bu bölgede ABD’nin ardından ikinci büyük güç kalkanına sahip oldu.

        Şam rejimi de Rusya aracılığıyla IŞİD’in gelmesinin ardından 4 yıldır terk ettiği batıya dönüş olanağını yakaladı.

        VİYANA’DAN KAZANAN

        Bütün bu gelişmelerin hafta başında Viyana’da başlayacak Suriye’nin geleceğiyle ilgili toplantı öncesi yaşanıyor olması da önemli.

        Viyana’da 2 ay kadar önce gerçekleşen toplantıda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, görüşmelere katılan ülkelerin Beşar Esad’ın gerçek anlamda müzakereye girmeye hazır olduğunu söylediğini aktarmış; 18 ay içinde seçime gidilmesi kararı da bu toplantıda alınmıştı.

        Türkiye ile ABD ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu 20’ye yakın ülke ile AB ve Arap Birliği’nin de katıldığı toplantıda, Suriye muhalefeti ile Esad yönetiminin buluşması konusunda da karara varılmıştı.

        Taraflar durumu gözden geçirmek ve ateşkes sürecini değerlendirmek üzere 1 ay sonra buluşmak üzere dağılmıştı.

        Ancak Rusya’nın bölgedeki aktivitesi, muhalif güçlere de saldırması toplantının zamanını öteletti.

        Bugün için kasım ortasında varılan uzlaşıda mesafe kat edildiğini söylemek olası değil.

        Ancak Viyana sürecini en iyi değerlendirenin Şam yönetimi ve Rusya olduğunu söylemek mümkün.

        Viyana’da hafta başı yapılacak görüşmeden çıkacak sonuç da Türkiye’nin aşağıdaki komşusunun kim veya kimler olacağının belirlenmesinde önemli bir faktör olacak.

        Rus uçağı olayı sonrası Suriye içinde jetlerini uçurmayan Türkiye ise bu süreçte komşusunu tayinde ne kadar etkin rol oynayabilecek, onu da zaman gösterecek.

        NOT: Türkiye dün önemli bir işadamının yanı sıra iyi bir sporcusunu, fotoğrafçısını, hayırseverini, oyun kurucu koçunu, bütün bunların ötesinde iyi yürekli bir insanını kaybetti; Hak yolun açık olsun Mustafa Koç...

        Diğer Yazılar