Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AKÇAKALE

        Sınırın yanı başındaki kahvehanede 500 metre ilerimizdeki Telabyad’ı izlerken bir yandan da sohbet ediyoruz.

        Önce büyük bir patlama sesi duyuluyor.

        Yerel gazeteci arkadaşlar menzil belirliyor: “Suluk’tan geliyor...”

        Birkaç dakika sonra patlamalar seri halinde daha da yakınlaşarak devam ediyor.

        Dürbünle karşıda yaşananları gözetleyen güvenlik birimi sorumlusunun yanına gittiğimde durumu özetliyor:

        “DAEŞ bomba yüklü araçlarla kent girişindeki noktalara saldırıyor...”

        Tekrar kahvehaneye dönüyorum, çok daha yüksek bir patlama sesiyle uzaktan duman yükseliyor.

        Kahvehanede oturanlar kanıksamış edayla başlarını hafifçe yana çevirip şöyle bir bakıyor; önündeki oyun kâğıdı veya okey taşına dönüyor.

        Gazeteci arkadaşım Halil İbrahim Arslan, koalisyon uçaklarından atılan bombaları anlatırken, “Sanki elektrik kabloları kontak yapıyor gibi görüntü çıkıyor” diye özetliyor.

        Yılların gazetecisi arkadaşım Hadi Kurt fotoğraf makinesini masadan alıp uzaklaşıyor:

        “Yüksek bir yere çıkayım, birazdan burası şenlenecek gibi görünüyor...”

        Beklenen olmuyor, patlama sesleri sonlanıyor.

        Bu kez kahvehanedekiler cep telefonlarına sarılıp diğer tarafta olup biteni anlamaya çalışıyor.

        Karşıdan anlatıldığına göre IŞİD, Suluk Köyü’ne saldırmış, PYD/YPG güçlerine koalisyon uçakları ve helikopterleri de destek vermiş ve geri almalarını sağlamış.

        Türkmen köyü Hamam ile Ayn el-Arus’a yapılan IŞİD saldırıları da sonuçsuz kalmış.

        NEREDEN GİRDİ?

        Akçakale’den ayrılıp sınır boyunca köy yolları üzerinden Mürşitpınar’a ilerliyoruz.

        Bu bölgede Telabyad’da olduğu gibi hareket yok.

        Bölgedeki en büyük tartışma, Telabyad’ı neredeyse eliyle teslim eder gibi YPG’ye bırakıp giden IŞİD güçlerinin aniden nereden geldiği üzerine kurulu; söylenceler ise inanılması zor boyutta.

        Kobani karşıdan görünüyor, Türkiye tarafındaki köylerde başka iddialar aktarılıyor.

        İddialarına göre 1.5 yıl önce IŞİD’in ele geçirmek için çaba gösterdiği vericilerin bulunduğu Kobani’nin en yüksek mevkii Miştenur Tepesi’ne yeni bir bina yapılmış; içine ABD ve koalisyon güçleri konuşlanmış.

        Yakın zamana kadar Kobani’ye gidip gelenler gözleriyle tanıklık ettikleri üzerine yeminler de ediyor.

        TİCARET DURDU

        Bu arada bölgede ilginç bir gelişmeden söz ediliyor.

        Yakın zamana kadar Kobani’nin imarı için devlet eliyle 190 TIR gönderen Ankara, geçen hafta başından itibaren Kobani’ye açılan Mürşitpınar kapısını ticarete kapatmış.

        Bu kapıdan gelip tekrar Türkiye’den gitmek isteyenlere eşyasız müsaade ediliyor; Suriyeli olsa bile başka kapıdan girmiş olana izin verilmiyor.

        Akçakale, Ceylanpınar ve Nusaybin’de de benzer duruma tanıklık ettim.

        Kızıltepe’nin 12 kilometre ilerisindeki Şenyurt kapısında ise farklıydı.

        Geçmişte bu kapıdan girmiş olması kaydıyla insanların eşyalarıyla birlikte geçişine izin veriliyordu.

        Anlaşılan o ki bir süredir, “Benim için PKK ile aynı” dediği YPG’nin Türkiye üzerinden fayda sağlamasına Ankara izin vermek istemiyor.

        Bu nedenle Kuzey Suriye’nin PYD hâkimiyetindeki bölgesiyle irtibatı kesmiş bulunuyor.

        Bunun ne gibi faydası veya zararı olur, o da tartışılır.

        Diğer Yazılar