Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eğer bir topluluğu suç sayılacak eyleme tahrik söz konusu ise bunun adı provokasyondur.

        Sözü uzatmaya gerek yok; CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dün cenazede yapılan da tam anlamıyla provokasyondur.

        Bunun ne şehitlere, ne oradaki cemaate, ne de terörle mücadeleye katkısı vardır.

        Tam tersine terör örgütü tam da böyle provokasyonların artması için eylemlerini gerçekleştirir.

        Eğer dün CHP Lideri’nin önüne mermi atan kişi başta olmak üzere, çelengi parçalayan, namaz sırasında çirkin sözler sarf eden ve polis memuru oldukları ileri sürülen kişiler hakkında işlem yapılmaz ise terörle mücadeleye zarar verilir.

        Çünkü bu İstanbul polisinin devlete karşı zafiyeti haline dönüşür.

        Nedeni de açık.

        Orada önüne mermi atılarak tehdit edilen kişi, tek başına Kemal Kılıçdaroğlu değil, anamuhalefet partisinin lideri.

        Devlet protokolünde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın ardından dördüncü sırada bulunan kişi.

        Eski Cumhurbaşkanları, yüksek yargı başkanları ve bakanlardan daha yukarıda olan kişiye; yani devlete karşı o tehdit, çirkin ifadeler ve mermili tehdit yapılmıştır.

        TERÖRE YOL VERDİ

        Buna bırakın tepki göstermeyi, anında müdahale etmesi, engellemesi, yapan hakkında da işlemde bulunması gerekenlerin çoğunlukta olduğu bir ortamda bunun gerçekleşiyor olması da çok daha vahimdir.

        “Oldu bir kere” denilip üstünün kapatılacağı bir mesele de değildir.

        Eğer o kişiler hakkında gereken işlem yapılmaz ve bu da kamuoyuna sergilenmez ise terörle mücadele açısından sıkıntı yaratır.

        Çünkü, terörle mücadelede ancak topyekûn olunduğunda başarıya ulaşılır.

        Tek başınıza kaldığınızda en büyük ihtiyacınız olan toplumdan alacağınız destek de azalır.

        Dolayısıyla dün 2 şehidin cenazesinde Kılıçdaroğlu’na tehdidi yapanlar aslında güvenlik güçlerine zarar verenlerdir.

        Sorun da orada bulunanların bunu yapanlara karşı tepkisiz kalmasındadır.

        Aslında bunun ilk adımı Kocatepe Camii’ndeki yumurtalı eylemle atıldı.

        O gün o eylemi yapan kişi, acı içindeki insanlarla karşı karşıya olduğu için aramaların en düşük, devlet protokolü katılımının da en yüksek olduğu ortamda eylem yapabilme rahatlığını teröristlere gösterdi.

        Yumurta atıldığında Kılıçdaroğlu’nun yanındaki de Milli Savunma Bakanı’ndan başkası değildi.

        SORUMLULUK KİMİN?

        Eylemin paradoks dolu bir diğer tarafı da yaşanan terör eylemlerinde Kılıçdaroğlu’nun hiçbir sorumluluğunun bulunmaması.

        Teröre karşı duruşunu, emniyet güçlerine karşı desteğini her aşamada sergiliyor olması.

        Cenazeye katılması da aslında bu duruşun, desteğin bir yansıması.

        Eğer gitmezse tepki konulması gereken bir durumun tersinin yapılıyor olması da bir başka paradoks...

        Gelelim işin bir başka yönüne...

        Bir kişinin önüne mermi atmak veya ona mermi yollamanın anlamını dün biraz araştırdığımda karşıma ilginç veriler çıktı.

        Bir anlamı mafya raconunda, “Seni bu mermiyle öldüreceğim” anlamına gelirmiş; ki dünkü mesaj bu anlama geliyordu.

        Yoksa diğer manasındaki gibi, “Ya benim olursun ya da toprağın” demek olmadığı da ayan beyan ortada.

        Diğer Yazılar