Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir partideki değişim iç kadrolar tarafından sağlanıyorsa o siyasal harekete dinamizm katar.

        Eğer değişim dışsal nedenlerle oluyorsa çalkantı yaşanır.

        Devamı halinde de toplumsal tabanın gönül bağı zedelenir, kopmalar yaşanır.

        Türk siyasal tarihi bunun örnekleriyle dolu.

        Çünkü tabanın beklentilerini karşılamayan partide seçmen durmaz; yuvaya geri dönmeleri de kovandan kaçan arıları geri getirmekten zordur.

        Diğerinde bir yerde üzüm salkımı gibi oğul yapar, bulur kovana alırsınız; ama bir kez kaçırıp iç dinamiklerinden uzaklaştırırsanız geri getirmeniz zorlaşır.

        ‘OLMAZ’ DENİLEN OLDU

        MHP’de yaşanması muhtemel gelişmelerin odağında da bu durum var.

        Baştan yapılan hatalar zinciri, bugün kurultay için imza vermeyen, genel merkez’in yanında duran delegelerin de savunma hakkını zayıflattı.

        Genel merkeze olan inanç eşiğini de her aşamada törpüledi; vicdan sorgulamasına itti.

        Çünkü önce “İmza bulamazlar” denildi, buldular; “Gitsinler mahkemeye” denildi, gittikleri gibi mahkemenin kararını da bizzat genel merkez Yargıtay’a taşıdı.

        Kurultay polis zoruyla yaptırılmadı.

        “Yargıtay’dan karar çıkmaz, Anayasa Mahkemesi’ne gider” iddiası ise boş çıktı.

        Her adımda delegenin talebi yok farz edildi, toptancı yaklaşımla hepsi birden “yasadışı cemaat yandaşı” ilan edildi; gönülleri kırıldı.

        Hatta Bahçeli’ye sevgi ve saygı bağı bulunanlar için “Muhalefetle birlikte hareket ediyor” damgası vurulmaktan kaçınılmadı.

        Sonraki adım düşünülmeden, 10 Temmuz’da o delegelere ihtiyaç olacağı hesaba katılmadan yapıldı.

        Şimdi de Yargıtay kararıyla gerçekleşmesi şart koşulan olağanüstü kurultaya katılacaklar hakkında disiplin işlemi yapılacağı söyleniyor.

        Bu aşamalara gelinmesinin nedeninin kurultay işlerinde ve siyasi hukukta yetkin olduğunu söyleyen bazı genel başkan yardımcılarının yanılgı toplamı olduğu görülmüyor.

        KURULTAY OLUR

        Bu söylemlere gerekçe olarak da “Kurultaya katılım az olsun” gerekçesi üretiliyor.

        Ancak, ilkinde çoğunluk bulunmadığı takdirde 1 hafta sonra yapılacak ikinci kurultayda nisaba da ihtiyaç olmayacağının kanuni emir olduğu görülmek istenmiyor.

        Bütün bunların ötesinde sanılmasın ki 10 Temmuz kararı yeterlidir; eğer delege isterse beşte bir imzayı bulup 15 gün içinde seçimli bir başka kurultayı da talep edebilir.

        CHP’nin 26 ve 27 Şubat 2012’de ardı ardına yapılan kurultayları da bunun bir örneğidir.

        Oysa MHP bu gelişmeleri yaşamadan, karşılıklı kırıp dökme olmadan süreci rahatlıkla aşabilir, istediği sonucu da alabilirdi.

        Ayrıca hem parti içi ortam hem de ülke konjonktürü bunun için de elverişli bir ortam sunuyordu.

        Ancak, ilk başta delegeyi öteleyen yaklaşım muhalefeti güçlendirdi.

        MHP delegesinin uzun yıllardır özlemini çektiği ciddiye alınma, iktidar ve ikbal beklentileri de buna eklendi.

        Partili olmayan iktidar karşıtı kesimlerin MHP aracılığıyla amacına ulaşma umudu da beklentiyi körükledi.

        Gelinen noktada “Olmaz” denilen ne varsa oldu.

        Şimdi sonucunun ne olacağını pazar günü yapılacak kurultay gösterecek.

        Ancak orada noktalanmayacak.

        Diğer Yazılar