Başika'nın ardı...
“Musul operasyonu öncesi çıkan gürültünün nedeni bugün değil gelecekte olacaklar... Bunu bildiğimiz için çıkmayız.”
Devletin dış politikasını oluşturan etkin ismin de yukarıda vurguladığı gibi, Başika Kampı’nda eğitim veren Türk askerine dönük Bağdat’tan gelen tepkinin nedeni bugüne has değil.
Ayrıca Arapça’da da “kavşak” anlamına gelen Musul, Türkiye-Irak ilişkilerinde her sorunun kavşağı oldu.
Bugün yaşanan ise tam bir dejavu...
Çünkü, 1918’de Mondros Antlaşması imzalandığında Musul ve çevresi Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Türk birliklerinin elindeydi.
O tarihte Musul ve Zaho’da Hıristiyanların öldürüldüğü iddiasıyla Türk askerinin çekilmesi istenmiş, Ali İhsan Sabis Paşa’nın “Çıkmayız” direnişiyle karşılaşmıştı.
Halep cephesinden yenilgi gelince Türk askeri mecburen Nusaybin’e çekilmiş, boşalan Musul’a da İngilizler yerleşmişti.
BMGK’DAN 2 RET
Oysa bugün Musul’un 12 kilometre uzağındaki Başika’da Türk askerinin bulunuyor olması geçmişten oldukça farklı; tamamen Irak’ın güvenliğiyle ilgili.
Ayrıca 1 yıl kadar önce de benzer tartışmalar yaşandı ve bir sonuç çıkmadı.
Nedeni de Türk askerinin, dönemin Musul Valisi Nuceyfi’nin daveti, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile varılan anlaşma ve Irak Savunma Bakanlığı’nın koordinasyonuyla orada bulunuyor olmasından kaynaklı.
Dolayısıyla Irak parlamentosunun kararı bir şey ifade etmiyor; anlaşma hükümetler arasında yapıldığı için öncelikle bunun imzalayan tarafça iptal edilmesi gerekiyor.
DAEŞ saldırısına karşı kampı güçlendirmek için aralık ayında ek güç gönderilmesi sırasında da aynı tartışmalar yaşanmıştı.
Uçak krizi döneminde önce Rusya, ardından Irak hükümeti konuyu 2 kez BM Güvenlik Konseyi’ne taşıdı.
BMGK birini reddetti, Irak’ın başvurusuna ise “Türkiye ve Irak hükümetleri konuyu kendi aralarında çözsünler” kararıyla yanıt verdi.
Oysa 2014 sonunda bugün de Başbakan olan El Abadi’nin Türkiye gezisinde üssün nerede kurulacağına bizzat Bağdat karar vermişti.
OPERASYONA ZARAR
Ancak yaşanan gelişmelerin bu kez geçmişten farklı bir seyir izlemesi olasılığı yüksek...
Çünkü geçmişte Rusya konuyu kaşırken, bugün ağırlıklı olarak İran ve hatta ABD, Türkiye’nin Musul operasyonunda bulunmasını istemiyor.
Dolayısıyla BMGK’dan bu kez farklı karar çıkabilir.
Eski Musul Başkonsolosu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, olumsuz bir karar çıksa bile etkisinin olmayacağını belirtti.
“Haşdi Vatani ile peşmergeyi eğiten Türkiye’nin çıkarılması için Irak hükümeti ne yapacak, fiili güç mü kullanacak?” sorusunu yöneltti.
Buna imkân tanımadığını belirtti, karşılaşılması olası tehlikeye ise şöyle işaret etti:
“Türk askerine dönük bu tepkiler, Musul operasyonuna Türkiye’nin katılımını tehlikeye attı. Keşke hükümet bizim uyarımızı dikkate alıp merkezi hükümetle sorunu çözseydi. Musul operasyonuna dönük tepkiler sonuç verirse bunun yansıması Suriye’de de karşımıza çıkar...”
Hatta Türk askerinin terör örgütüne karşı Irak’ta yaptığı sınır ötesi operasyonları da bir süre sonra sıkıntıya sokar.
Bütün bunlardan dolayı olsa gerek Ankara’nın Musul operasyonundan vazgeçmesi olanaksız...