Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TOBB genel kurulları, Anadolu’nun nabzını ölçmek için siyasiler açısından iyi bir zemindir.

        Toplumun turnusol kâğıdı gibidir...

        Anadolu’nun her bölgesinden ve orta gelir kesiminden oldukları için de her sınıfın nabzını olduğu gibi yansıtır.

        Bütün bunlardan dolayı da Anadolu’nun siyasi nabzını tutar, ona göre tavır geliştirir.

        TOBB’un 73 yıldır süren geleneğinin ilk kez farklılaştığı bu yılki genel kurulu, istek üzerine iki aşamalı yapıldı.

        Genel kurulun birinci bölümü, “ödül töreni” adı altında TOBB Başkanlığı binasında gerçekleşti.

        Buraya Başbakan Binali Yıldırım, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı katıldı.

        İkinci bölümü ise her zaman olduğu gibi TOBB ETÜ’nün sosyal tesislerinde yapıldı.

        Buraya sadece Cumhurbaşkanı ve bakanlar katıldı.

        ALKIŞLANAN SÖZLER

        İkisini de takip ettim, konuşanlardan çok delegenin hangi cümlelere tepki gösterip nerede alkışladığını not aldım.

        İlk gün kürsüye TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan sonra Başbakan Yıldırım çıktı.

        Delege sakince dinledi, esnaf ve sanatkâra verilen krediler ile FETÖ’nün siyasi ayağına da dokunacaklarına ilişkin sözlerini alkışladı.

        Ardından CHP Lideri kürsüye geldi...

        Geçmiş yılların aksine delegenin üçte ikisi salonda kaldı.

        Oysa geçmiş kongrelerde delegeler merkez sağ kökenden oldukları için yarısına yakını boşaltırdı.

        Kılıçdaroğlu konuşmasına başlamıştı ki bir delege, “Sen bırak onu, Yassıada’yı anlat...” diye bağırdı.

        O dakika salon ayaklandı, delegelerin tamamına yakını tepkisini gösterirken, bazıları da sert sözlerle üzerine yürüdü.

        Bağıran kişi neye uğradığını şaşırdı, kilolu cüssesi koltuğun içine gömüldü ve Kılıçdaroğlu’nun konuşması bitene kadar da öylece kaldı.

        CHP Lideri’nin konuşmasında da alkışlanan bölümlerin ağırlıklı kesimini, FETÖ soruşturmalarının adil yürütülmediği, siyasi ayağına dokunulmadığı; demokratikleşmenin bir an önce hayata geçirilmesi; ekonominin iddia edildiği gibi iyi olmadığı; AB ile ilgili tüm kanunlara sonuna kadar sorgusuz destek vermeye hazır olduklarına dönük cümleler oluşturdu.

        Bir de Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve Hisarcıklıoğlu ne zaman “Atatürk” dediyse salonda alkış koptu...

        YENİ YOL HARİTASI

        İkinci gün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının alkış alan bölümlerini; yeşil pasaportu hak ettiklerine, darbe girişiminde önemli görev üstlendiklerine, ocak ayından bu yana da 1 milyon 100 bin istihdam yaratarak ekonomiye katkı vermelerine yönelik cümleler oluşturdu.

        Bir de yerli otomobil işi kendilerine devredilince alkış koptu.

        Salondan bahçeye çıkıp sohbet edildiğinde ise delege çok daha samimi duygularını sergilemekten geri durmuyordu; daha yüksek sesle konuşuyordu.

        Bütün bunlar gösteriyor ki Anadolu 2004 yılı sonrası yakalanan iklime dönmek istiyor.

        “Orada ne vardı?” derseniz...

        AB sürecinin hızlanması, komşularla iyi ilişkilerin geliştirilmesi, bölgenin örnek ülke haline gelmesi, demokratikleşme ve özgürlük adımları ile itibarlılaşma süreci vardı.

        AB Dış İlişkiler Konseyi Eşbaşkanı Carl Bildt’in Ankara ziyaretinde ele alınan konulara bakılırsa, Brüksel’de bugün bunun ilk adımları atılabilir.

        Diğer Yazılar