Belirsizlik sancısı
ANKARA’nın son dönem yaşadığı en büyük sorun, her gün bir yenisi eklenen “belirsizlikler”...
Biri diğerine derman da olmuyor...
En son ABD ile yaşanan vize problemi bunun en iyi örneği...
Ne zaman ve hangi yöntemle çözüleceği konusunda kimsenin bilgisi yok.
Bazı ülkelerin de devreye sokulmasıyla bir çıkış yolu aranıyor, ancak üretilen her bir çıkış modeli başka belirsizliği üretiyor.
Çünkü ABD’nin, vize dondurma işlemini normale çevirmenin şartı olarak öne sürdüğü Türk personeline ilişkin talebi yerine getirilse, “Vize için hukuktan vazgeçildi” olacak.
Yerine getirmediği takdirde ise yeni sorunların birikimine yol açan başka sorunların, virüslerin üremesine yol açacak.
Hele ki sivrisinek üremesine bu denli müsait coğrafyada salgına yol açma ihtimali de yüksek...
Büyükelçi Baas’ın dün diplomasi muhabiri arkadaşlarla buluşması sırasında “Türkiye’de 9.5 aydır DEAŞ’ın terör eylemi yapmadığı, bunun ABD-Türkiye işbirliği nedeniyle olduğunu” vurgulayan sözü, belirsizliğe bir de kaygıyı ekledi.
AKPM ELEŞTİRİSİ
Ayrıca ABD ile yaşanan sorun ötekini de tetikliyor.
Bunun en bariz görüldüğü yerlerden biri de Avrupa...
Türkiye’yi uzun yıllar sonra tekrar “denetime” alan Avrupa Konseyi’nin yeni çalışma dönemi için Strasbourg’da bulunan milletvekillerinin aktardığına göre hava bugüne kadar rastlananların en kötüsü.
Aktardıklarına göre her konuşmacı Türkiye eleştirisiyle söze başlamış, OHAL ile getirilen uygulamalar ve bunların kaldırılmasına ilişkin beklentilerini ardına sıralamış...
OHAL’in yurttaşların normal yaşantısına etkisi olmadığını söylemenin sonuç getirmediğine vurgu yaptılar, daha kötü sonuçların olabilme ihtimalinden söz ettiler.
Bu noktada da bitmiyor...
Suriye, Irak, İran ile ilişkilerin gelecekte nasıl şekilleneceği, İdlib’in hangi yöne çevrileceği, sonrasında Afrin’de ne olacağına ilişkin belirsizlikler de ayrı konu...
ABD, AB ile kötüyüz de Suriye’de ittifak yaptığımız Rusya ile mi iyiyiz?
Domates yasağının kalkması beklenirken, Rusya Tarım Bakanı Aleksander Tkaçev’in Türkiye’nin bazı uygulamalarına karşılık “sebze, meyve, mandalina ve portakal gibi narenciye ithalatına kısıtlama getireceklerine” dönük açıklaması durumu özetlemeye yeter.
KAYGIYI ÜRETİR
Ayrıca belirsizliğin getirdiği sorunlar, iç politika için de geçerli.
Örnek mi, bu ayın sonuna kadar TBMM’ye gelmesi anayasal zorunluluk olan uyum yasaları...
Ne zaman ve hangi içerikte geleceği konusunda iktidar partisi yöneticileri dahil kimsenin bilgisi yok.
Hatta AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, dün sohbetimizde “Bir an önce Meclis’e gelmeli, bu da hükümete çağrım olsun” dedi.
Siyasi Partiler ve Seçim yasalarında nasıl bir değişiklik olacağı, barajın hangi oranda kalacağı, dar bölge mi daraltılmış bölge mi olacağı konularındaki belirsizlikler de cabası.
Bu kadar belirsizliğin olduğu ortam kaygıyı da üretiyor...
Türkiye-Kanada İş Konseyi’nde işadamlarının belirsiz bir şekilde önlerinin bir noktadan sonra tıkandığını söyleyip yatırımlarından kaygı duyar hale gelmeleri de bunun en iyi göstergesi...
Unutulmasın ki belirsizlik kaygıyı, o da dışlanmayı, yani izolasyonu getirir.
Dilerim belirsizlik ortamı bir an önce dağılır...