Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD ve Rusya dahil hiçbir ülke 2 farklı ülkede aynı anda 4 operasyon yapmadı; Türkiye hariç.

        Türkiye’nin dün Afrin bölgesinde başlattığı “Zeytin Dalı Harekâtı”nın en önemli tarafı, böyle bir kabiliyeti de sergiliyor olması...

        Birbiriyle bağlantılı şekilde Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyona daha önce Suriye sahasında Fırat Kalkanı ve İdlib eklenmişti, dün itibarıyla buna Afrin’e yönelik Zeytin Dalı da eklendi.

        Üstelik bu operasyonlar 15 Temmuz darbe girişimiyle büyük yara aldığı iddia edilen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından müttefiklerinden herhangi bir destek görmeden tek başına yapılıyor.

        Hem de bu coğrafyada hiç görülmedik bir ilki gerçekleştirip 72 uçakla 108 hedefi kısa sürede vurarak...

        Bu da TSK’nın operasyonel bir ordu olmasının yanında, ne denli proaktif olduğunu da kanıtlamaya yeter.

        Daha ilerisi, iki süper gücün yapamadığı 2 ülkede 4 operasyonu, onlara rağmen kendi kararıyla gerçekleştirdi.

        TSK’NIN GÜCÜ

        Türkiye, bütün bunları da süper bir gücün biçtiği rolleri oynayan değil, bizzat kendi koyduğu oyunu sahneleyen tarzla yaptı ve 3 konuda da sonucunu aldı.

        İlki Kuzey Irak bağımsızlık referandumuydu; karşı çıktı, eşzamanlı bölgedeki PKK güçlerine de operasyon yaptı.

        Ardından İsrail’in Kudüs’ü başkent yapma çabasına ve ABD’nin bu kapsamda büyükelçiliğini taşımasına karşı durdu.

        Sonucunu da BM nezdinde güçlü bir destekle aldı...

        Bir diğeri de aslında Afrin’in zemini niteliğindeydi; bugün olduğu gibi ABD, Rusya ve Batılı tüm ülkeler karşı çıkmasına karşın Fırat Kalkanı Harekâtı’nı yaptı; El Bab’a kadar gitti...

        Bunu yaparken Astana sürecini başlattı; Cenevre’de onlarca kez denendiği için olacağına ihtimal dahi verilmeyen ateşkesi sağladı.

        Bugün de “Yapacağım” diye ilan ederek, hem de günler öncesinden göstere göstere, tüm tehditlere kulak asmadan Zeytin Dalı Herekâtı’nı yapıyor.

        Bundan sonrası için de Münbiç adresini vermiş bulunuyor.

        ÖNLEYİCİ SAVAŞ

        Şu rahatlıkla söylenebilir ki Türkiye 1990’lı yıllardaki ABD gibi davranıyor.

        Müttefikleri kendi iç meselelerine gömüldüğü bir sırada Bush doktrininde olduğu gibi “önleyici savaş”la (preemption)” proaktif hareket ediyor.

        ABD nasıl ki 1990 yılı sonunda bunun karşılığını aldı, Avrupa’yı gerisine taktıysa, Türkiye açısından da eğer iyi kotarılırsa benzer bir süreç açılabilir.

        Önündeki en büyük tehlike ise “savaşın sisi” denilen sürtünmelerdir.

        Bir de savaşın özündeki kabalığın istemeden yaratacağı sivil kayıp sorunu...

        Üstelik bölgenin jeopolitik yapısı da buna fazlasıyla müsait...

        DEAŞ’a karşı gerçekleşen Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı’nı ayıran en büyük özellik de bu olsa gerek.

        Öyle anlaşılıyor ki harekât, mücadelenin sadece teröre karşı olduğunu sergilemek ve sivil unsurlara dikkat edileceğini göstermek için barışın simgesi “zeytin dalı”nın adını almış...

        Türkiye’nin hedefi de belli; terör örgütü olarak ilan ettiği PYD’nin kantonlar arası geçişlerini tamamen kesmek...

        Afrin’den Türkiye’ye terör girişini sonlandırmak...

        Bir de Fırat Kalkanı ile İdlib’de oluşturduğu gözlem noktaları arasında Türkiye’nin desteğindeki güçlerin geçişini Tel Rifat dilini kopararak sağlamak...

        Moskova’dan gelen haberlere bakılırsa sonuncusu zor ama diğerleri dün akşam itibarıyla gerçekleşti.

        Münbiç’i de kolaylaştırdı...

        Diğer Yazılar