Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİYASET dün özlenen bir tabloyu sergiledi.

        Yıllar sonra ilk kez siyasette "ortam uyumu" gerçekleşti.

        Dün yaşanan, Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde AK Parti ile CHP'nin sıradan buluşması değildi.

        Bunun ötesinde aynı dilin konuşulup aynı hedefe kilitlenilen, düşünsel bütün oluşturan, özetle aynı siyasal ortam uyumunun gerçekleştiği bir iktidar-anamuhalefet buluşmasıydı.

        Benzer süreçler geçmişte Türkiye de veya İngiltere ile İspanya da da yaşandı.

        Ancak, o buluşmalar daha çok büyük bir terör eyleminin ardından geldi.

        Bugün ise çok büyük bir olayla karşılaşmadan, bir zorunluluk hali olmadan adım atıldı.

        Daha ilerisi birinin getirdiği öneriyi diğeri bir adım daha ileri götürdü, bir başka öneriyle siyasal ortam uyumunun pekişmesini sağladı.

        Ardından her iki parti genel başkan yardımcılarının yaptığı açıklamalardaki üslup ve nezaket bütünlüğüyle de taçlandırıldı.

        Bunun toplumda kelebek çarpan etkisi oluşturması kaçınılmaz.

        Çünkü dünkü açıklamalara, MGK toplantısı sonrasında rastlanılan bir dil de hâkim değildi.

        Tek başına terör ve Kürt sorunu odaklı bir çözüm arayışında olunmadığı, daha geniş kapsamlı meseleye bakılmak istendiği, sorunun bütün halinde alınıp sonuçlandırılmasının hedeflendiği ortaya konuldu.

        YENİ SÜREÇ

        Böylece dünden itibaren yeni bir sürecin adımı atıldı.

        Aslında yıllardır beklenilen, siyasal zeminde sağlıklı ve cesaretle sorunun ele alınarak çözüm üretilmesinin yolu açıldı.

        MHP, lideri Devlet Bahçeli'nin de dünkü zirve sonrasında dile getirdiği gibi bu sürecin içinde yer almayacak.

        Ancak şunu da anımsamak gerekir ki Bahçeli, Öcalan'ın idam edilmesinin önüne geçen düzenlemede de benzer bir tavır içinde olmuştu.

        Ancak koalisyon ortaklarının adımlarını da engelleyici tutum göstermemiş, sürecin dışında kalmakla yetinmişti.

        Dolayısıyla, TBMM'de bir komisyon oluşmayacağı için MHP bu süreci engelleyici bir zeminde bulunamayacak.

        Erdoğan'ın önerisiyle AK Parti ve CHP'den dünkü görüşmeye katılanlardan oluşacak kurula, BDP'nin de katılım vermesi halinde yeni bir yapı ortaya çıkacak.

        Bu da çözüm için üretilen formüllerin, kurulun içinde bulunmayan dışarıdan bir göz tarafından denetlenip en iyi şekilde eleştirilmesini kolaylaştıracak.

        Erdoğan'ın terörle mücadelede ortaya koyduğu yeni konsept çerçevesinde, "terörle mücadele, siyasal uzantısıyla müzakere" formülünde AK Parti ile BDP'de baş başa kalmayacak.

        CHP'nin de içinde yer alması hem gelecek haksız eleştirileri düşürecek, hem de sağlıklı çözüm bulunmasına katkı verecek.

        Burada en büyük sıkıntıyı da kabul etmek gerekir ki dün AK Parti'nin kapısını çalan CHP çekecek.

        1989'dan bu yana hazırladığı 6 raporla bu konuda en donanımlı parti olsa da CHP içindeki ulusalcı kesimden ciddi eleştiriler alacaktır.

        Ancak unutulmasın ki, 35 yıldır kanayan bu yaraya en küçük pansuman bile ülkeyle birlikte CHP ye de kazandıracak.

        Sonuç olarak dün İngiltere, İspanya nasıl başardıysa, Türkiye'nin de Tamil Elam dışı yöntemleri üretmesinin yolu açıldı.

        Gerisi gelecektir.

        Diğer Yazılar