Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan arasında, seçime daha iki yıl varken Çankaya kavgası çıkar mı?

        Siyasette bırakın geçmiş uzun yılları, son 20 senesini herkesin tanıklığında birbirine dayanarak omuz omuza yürümüş iki ismin böyle bir kavgaya girmesi beklenmemeli.

        Peki o zaman ortada yaşanan ne derseniz, AK Parti'nin etkin bir isminin dün söylediği şu cümle bence her şeyi anlatmaya yeter:

        "Liderlerin çevresindeki, ikinci halkadaki isimlerin kendileri için yer arayışından doğan kaygının yansıması... Cumhurbaşkanı'nın sözleri de tamamen bu kişilere yönelik..."

        KANUNA GİREN CÜMLE

        Etkin isim meseleye böyle baksa da ortadaki bir gerçeği de görmek gerekiyor.

        Kendi içinden çıkıp gelmiş olsa da atılan her bir adım, Gül'ün dönüş yolunun önünü kesmeye dönük parke taşlarıyla dolduruluyor.

        Şöyle ki...

        Gül, geçen yıl Hindistan ve Bangladeş'i kapsayan geziye çıktığında görev süresine ilişkin yaptığı masum bir cümlesi, "7 yıla dayatıyor" diye partiye yakın yazarlarca topa tutuldu.

        Bu tartışma devam ederken, sorunun bir kanunla düzenlenmesi yoluna gidildi.

        Ancak partinin birçok hukukçusunun, "Anayasa Mahkemesi'nden geri döner" uyarısına karşın kanuna Gül için, "İkinci kez seçilemez" ibaresi yerleştirildi.

        Herkese verilen bir hak Gül'den esirgeniyormuş anlamına gelecek adım atıldı.

        Gül ise bu gelişmeler karşısında sessizliğini korudu.

        'ŞUNU YAPAMAZ' DENİLDİ

        Tam bu aşamada yeni bir tartışmanın kapısı aralandı.

        Gül'e uluslararası örgütlerde görevler yakıştırılmaya başlandı.

        Aktarıldığına göre kendi karar vereceği bir konuda "Şöyle yapar, böyle yapamaz" diye kanaatler belirtilmesi Gül'ü de rahatsız etti.

        Öğrendiğim kadarıyla, Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'in yaptığı açıklamayla hissiyatı en iyi şekilde aktarıldı.

        SEÇİM SÜRECİ

        Bundan sonrasında ne olacağına gelirsek...

        Köşk ve AK Parti kanadıyla dün gün boyu yaptığım sohbetten çıkardığım şu ki, ortaya çıkmış tablo herkesi rahatsız ediyor.

        Ancak partinin etkin isminin de kayda geçirdiği gibi liderlerin çevresinde ikinci çemberde yer alan isimler, "O giderse ben ne yaparım?" kaygısı içinde tepkisini bir şekilde dile getiriyor.

        Ancak, partinin akil isimleri, Cumhurbaşkanı'nın seçimle işbaşına geleceğini, % 51 oya ihtiyaç duyacağını anımsatarak, tartışmanın partinin çıkaracağı adaya yönelik erozyona neden olabileceği kaygısını dile getiriyor.

        Etkin ismin dün dile getirdiği şu söz ise durumu özetlemeye yetiyor:

        "Parti Gül'ü tekrar aday göstermezse gidip CHP'nin desteğinde aday olacak hali yok ya... "

        Bunu söylemekle birlikte bir noktanın daha altını çizmekten de geri durmuyor:

        "Eğer Başbakanımız aday olacaksa seçilmesi için herkes el birliğiyle çalışır. Ama Çankaya'ya gittikten sonra partinin bütünlük içinde yoluna devam etmesi için başına kimin gelmesi gerektiğini sorarsanız Gül en iyi çözüm olur."

        Görüldüğü gibi iki yıl sonrasının hesabı ne kadar önlenmeye çalışılsa da bugünden görülmeye başlanacak.

        Cumhurbaşkanlığı süreci bu dönem de geçmişi aratmayacak.

        Diğer Yazılar