Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İRAN Dışişleri Bakanı "Siz onun sözlerine aldırmayın" dese de Genelkurmay Başkanı durduk yerde konuşmadı.

        Pandora'nın kutusunun açılması gerekiyordu, ilk açan oldu.

        Çünkü bugüne kadar bölgede başkaları üzerinden hareket eden, perde gerisinde, rejisörlük, suflörlük yapanlar Şam'da her bir perdenin devrilmesiyle ortaya çıkmaya başladı.

        İran Genelkurmay Başkanı da sözünü diplomatik kılıfa sokmadan asker gibi doğrudan söyledi.

        Şunu kabul etmeliyiz ki durmayacak, taraflar çok daha keskin ortaya çıkacak.

        Oyunun tarafları da belli...

        Kürecik kararıyla birlikte Ankara tarafını seçmiş; ABD, AB ve İsrail'in oluşturduğu bloktan kopmayıp yerini sabitleştirmişti.

        Diğer blokta ise Şam yönetiminden bir adım uzaklaşmış Rusya, hararetle desteğini esirgemeyen İran ve bölgede varlığını ispat etmek için sancak dikmek isteyen Çin...

        İSKANDİNAV GEMİSİ

        Şimdi ne olacağına gelirsek...

        Ankara'nın, Brüksel ve Washington ile hiç sorunu yok.

        Ancak İsrail ile ilişkileri Filistin ve Gazze dolayısıyla çıkmazda.

        Mavi Marmara olayından bu tarafa da ilişkilerin yeniden düzelmesinin şartları da belli: Gazze'ye ambargonun kaldırılması ve özür dilenmesi.

        İsrail düşük profilde özre hazır olduğunu hissettirdi, bir süredir ilişkileri tamir için Tel Aviv'den mesajlar yolluyor.

        Ankara Strateji Enstitüsü'nün bölgeyi iyi bilen araştırmacısı Doç. Dr. Mehmet Akif Okur'un dün aktardığına göre yeni plan da uygulamaya konulmuş.

        Okur, İskandinav ülkelerinden katılımcılarının oluşturduğu bir yardım gemisinin Gazze'ye hareket ettiğini, yol boyunca katılımcıları da beraberine alıp yakında Doğu Akdeniz'e gireceğini söyledi.

        Beklenti bugüne kadar Gazze'ye kayık bile yanaştırmayan İsrail'in ambargoyu kaldırıp gemiye giriş izni vermesi ve Türkiye ile ilişkilerinde yeni sayfayı açması.

        BİRLİKTE KURMAK

        Hafta sonu Türkiye'de olacak ABD Dışişleri Bakanı Clinton'ın da telkinlerini bu çerçevede yineleyerek ilk adımın atılmasına aracılık etmesi.

        Böylece ittifakın, sorunlu bölgedeki iki ucunun gücünün birleştirilmesi.

        Dolayısıyla Suriye'de ve Bağdat'ta her iki ülke için de sorun olmaya başlayan yapılanmaya ortak çözüm üretilmesi.

        Kuzeyden Türkiye, güneyden ise İsrail'in ablukası altında soruna çözüm bulunması.

        Başkaları yerine her iki tarafın benimseyeceği yönetimlerin oluşmasının sağlanması.

        Bir de Şam'ın elindeki kimyasal silahları kullanmasına izin verilmeden ortaklaşa çözüm bulunması.

        Doç. Dr. Okur'un dile getirdiği bu senaryo, bir süredir Ankara kulislerinde konuşuluyor, ancak uygulanılabilir bulunmuyordu.

        Son dönemde Türkiye'ye yönelik terör saldırılarının artması, İsrail'in de Mısır'daki yeni yönetim ve geçen hafta sınır boyunda yaşadığı çatışmanın, iki ülkeyi istemese de bir noktada buluşturduğuna inanılıyor.

        Ayrıca Şam'da yönetimin yıkılması sonrası Bağdat benzeri bir yönetim yapısının ortaya çıkma ihtimalinin de yabana atılmaması gerektiğinin altı çiziliyor.

        Bölgede ortaya çıkan yeni durum, yıkılan ortaklıkları diriltmeyi mecbur ederken ısıyı da artırıyor.

        Diğer Yazılar