Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MECLİS açılışında ortaya çıkan tablo, yeni yasama döneminin geleceğini de netleştirdi.

        Süreç çekişmeli, çelişkili, iç çatışmalı ve bir o kadar da gerilimli olacak.

        Bu kanının güçlenmesini Cumhurbaşkanı'nın dünkü tutuklu vekillerle ilgili sözlerine Başbakan'ın yanıtında da bulmak olası...

        Veya CHP'nin Cumhurbaşkanı salona girdiğinde yarısının ayakta, yarısının koltukta kalması; muhalefetin yarısının bir konuda, diğer yarısının da bir başka konuda alkışlamasını örnek verebiliriz.

        Ancak bütün olarak şunu söyleyebiliriz ki, TBMM'nin dünkü açılışıyla birlikte bu yasama döneminde yaşanacaklar, yakın geleceğin şekillenmesinde de mihenk taşı olacak.

        ANAYASA EŞİĞİ

        Çünkü TBMM'nin, Cumhurbaşkanı'nın da bir an önce toplumsal uzlaşı içinde tamamlanması arzusunu dile getirdiği Anayasa değişikliği konusunda aralık ayına kadar karar vermesi gerekiyor.

        Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun iki üyesi AK Parti'den Ahmet İyimaya, CHP'den Rıza Türmen, Gül'ün konuşması sonrası kuliste sohbet ederken, bunun bir eşik olmadığını söyledi.

        "Önemli olan parantezlerin tartışmasını nasıl sonuçlandıracağız" dedi.

        Ancak ortada bir gerçek var ki bu tarihin gecikmesi yeni Anayasa zemininin de üzerinde patinaj yapılarak göçertilmesi anlamına gelecek.

        Ayrıca yeni Anayasa ile nasıl bir sisteme geçileceğine de karar verilmesi gerekecek.

        Başbakan Erdoğan partisinin önceki günkü kongresinde "başkanlık sistemini" işaret etti.

        Ancak dün Gül geçmişte olduğu gibi başkanlık sistemi konusundaki isteksiz tutumunu bir kez daha ortaya koydu. Sistemin dünyada başarılı olduğu kadar başarısız örneklerinin bulunduğunu da anımsattı ve "tüm veçheleriyle tartışılması gerektiğinin" altını çizdi.

        MİLLETVEKİLİ ÖZGÜRLÜĞÜ

        Meclis'in bununla birlikte dokunulmazlıklar sorununu da çözmesi gerekecek.

        Çünkü hem TBMM Başkanı, hem de Cumhurbaşkanı'nın dün vurguladığı gibi bunun başında da tutuklu milletvekilleri konusu geliyor.

        Gül, bu konuda dün şunları söyledi:

        "Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararı ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum."

        Oysa Meclis'in önüne konulmak üzere BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmalarıyla ilgili bir hazırlık yapılıyor.

        Gül'ün şu sözleri de bir başka tartışmanın kapısını aralamış bulunuyor:

        "Ülkemizde bugün herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği bir özgürlük ortamı bulunuyor. Bu yolda eksiklikler veya yanlış uygulamalar, demokrasiyi zedeleyen görüntüler söz konusu ise bunların hepsi hiç gecikmeden ortadan kaldırılmalıdır."

        Ve devamında basın özgürlüğüne dönük sözleri ve "Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir" cümlesi...

        Bütün bunlara baktığımızda dün karşımızda kısa, bir o kadar da öz konuşan, demokrat bir Cumhurbaşkanı vardı.

        Belki de bu nedenle muhalefetin alkış ve ayağa kalkma konusunda kafası karıştı.

        Diğer Yazılar