Zıtların empatisi
UZUN süre çatışan karşıt güçlerin birbirlerini içselleştirmesi çok daha kolay olurmuş.
Yılların polisi, eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, "Düz ovada siyaset" söylemini Diyarbakır ve Mardin'de dile getirdiğinde de benzer bir hisse kapılmıştım.
Aynen savaş dönemlerinde bir siperde bekleyen askerin, diğer siperde bekleyen karşı güçteki askeri çok iyi anlaması gibi.
Buna ister empatinin gücü, ister zıtların eşduyumu diyelim.
Sonuçta bir başkasının davranışını, içinde bulunduğu durumu ve psikolojiyi anlayıp içselleştirmek bazen o kadar da kolay değildir.
Savaşan güçler arasında çok daha zordur...
Ancak bu mücadele uzun vadeye yayıldığında, karşılıklı empatinin en üst seviyeye çıkışı da kaçınılmazdır.
Aynen Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in önceki günkü sözlerine yansıdığı gibi...
Güven, bölgede çatışmaların en üst seviyede bulunduğu 1990'lı yıllarda Diyarbakır'da istihbaratta görev aldığını gizlemiyor.
O günden bu yana gelen süreçte terörün neden çözülemediğini ne kadar iyi özümsediğini ortaya koyuyor.
DEVLET SESİ
Devlet sorununda, devletin sesi gibi davranıyor; hatasıyla, günahıyla düşüncesini gizlemeden aktarıyor.
Baktım önceki günkü konuşmaları bölgede önemli bir etki yapmış.
Diyarbakır'da bulunan dostlarımla dün sohbet ederken içlerinden biri şu önemli tespiti yaptı:
"Sorunun çözümü konusunda şüphelerim vardı; ama Emniyet Müdürü'nün konuşmasını dinleyince sorunun çözümünün aslında çok da uzakta olmadığını gördüm."
Şunu belirtmeyim ki Güven'in konuşması soyadı gibi...
Kabul edelim ki, toplumdaki refleksleri iyi tayin etmiş, birbiriyle mantık bütünlüğü olan, sorunun çözümünün tek başına güvenlikle olmayacağını içselleştirip en iyi şekilde ortaya konulmuş bir konuşma.
Nitekim dostlarım da Emniyet Müdürü'nün sözlerinin bölgede kelebek çarpanının çok yüksek olduğunu kayda geçirdi.
MÜZAKERE SÜRECİ
Aslında Emniyet Müdürü'nün açıklamasını arka arkaya gelişen birkaç olayla birlikte ele almak daha doğru.
İmralı ile görüşmelerin yeniden başlayacağının açıklanmasından bu yana da adım adım bazı yenilikler hayata geçiriliyor.
Bu da bir süredir hükümete yüklenen, "1990 benzeri güvenlikçi politikalara yöneldiler" eleştirilerini ortadan kaldırıyor.
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki İmralı da henüz tam devreye girmiş değil.
Konuyla ilgili bir uzmanın aktardığına göre çok uzun süredir kimseyle görüşmeyen Öcalan, kardeşi dışında henüz kimseyle görüşmüş değil.
Oslo tipi bir görüşmenin şartları ve zemini oluşturulmamış.
BDP ile de "terörle mücadele, siyasi uzantılarıyla müzakere" konsepti döneminde dahi bu konuda bire bir görüşme gerçekleşmemiş.
Buna karşın, son dönemde hükümet içinden gelen açıklamalar, Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün önceki günkü sözlerine benzer şekilde bazı bürokratların açıklamaları umudu yükseltmiş.
Terörü frenlemiş; beklenti hasıl olmuş...
Daha önemlisi sonrasının geleceğine ilişkin umut doğmuş...
Eğer gelmez ise başlanılan noktadan daha kötü noktaya gelineceğini de herkes anlamış...