Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİNCİ ayına girmek üzere olan "açlık grevleri"nin nedeni gösterilen Abdullah Öcalan, bu eylemi destekliyor mu?

        Yani, kendisi için yapıldığı ileri sürülen açlık grevlerinin devamı konusunda herhangi bir görüşü, düşüncesi var mı?

        Acaba, yakınlarından herhangi biri yarın gidip görüşse veya ailevi bir nedenle avukatlarından biri oturup konuşsa, açlık grevleri konusunda neler söyler?

        Bu soruları dün Başbakanlık'tan etkin bir isimle gerçekleşen sohbetimden çıkardım.

        Anladığım kadarıyla Öcalan "kendisi için yapıldığı" ileri sürülen cezaevlerindeki açlık grevlerine sıcak bakmıyor...

        Tam tersi, yapılan bu eylemlerin, inisiyatifi altında başlayacak bir süreci kestiğine inanıyor.

        Hatta "Kandil odaklı" kendisine karşı olanların başlattığı bir eylem modeli olarak algılıyor.

        En çok öfkelendikleri arasında BDP'liler yer alıyor; onların eylemlere başlangıçta destek veren tavır takınmasına anlam veremiyor; acemice davrandıklarına inanıyor.

        Bunları anlatan etkin isim, ardından şu sorunun yanıtını aramaya başladı:

        "Madem Öcalan'ın ne düşündüğünü öğrenmek istiyorlar; niye o zaman kardeşinin İmralı'ya gitmesinin önünü kesmeye çalışıyorlar; 'Aman gitmesin' diye uğraşıyorlar... Öcalan'ın kardeşi partinin yönetiminde değil mi?"

        İddia oldukça net...

        Çünkü yarın Öcalan'ın "Yaptıkları yanlış" demesi olasılığına karşı kardeşinin gidişinin önüne geçiliyor.

        ÖLÜMÜN SORUMLUSU

        Öcalan'ın bu noktaya gelmesinin nedeni de hükümetin terörle mücadele için uygulamaya koyacağını açıkladığı yeni konsept...

        Hükümet çevrelerinde bir süre önce BDP yerine Öcalan'ı muhatap almanın daha faydalı olacağına yönelik düşünce dile getirilmişti.

        Açlık grevleriyle bu süreç başlayamadan tıkanmış, bir adım öteye gidilemez bir noktaya gelmişti.

        Görünen o ki sıkıntı tek yönlü değil.

        BDP'de de "Ölüm olursa bunda bizim sorumluluğumuz olmayacak mı?" sorusuna yanıt arayanların sayısı oldukça fazla.

        Partinin, açlık grevlerini durdurmak yerine teşvik edici politikasına karşı sesler yükseliyor.

        Şemdinli'de ölen 11 yaşındaki Faris Demircan'ın ailesinin tepkisine dikkat çekilip "Polis kurşunuyla Kızıltepe'de hayatını kaybeden Uğur Kaymaz ile bomba sonucu Diyarbakır'da vücudu parçalanan Ceylan Önkol'dan, Faris Demircan daha mı önemsiz?" sorusuna yanıt aranıyor.

        BDP'nin açlık grevlerine başlamamasının nedeni olarak da bu gelişmeler gösteriliyor.

        GÜL'ÜN KAYGISI

        Hükümet kanadına gelirsek...

        Açlık grevleriyle ilgili tutumu önceki akşam Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da açıkladığı gibi çok net.

        "Ailesiyle istediğinde görüşür. Ama siyasi nedenlerden dolayı avukat görüşmesi yapamaz; aile ve mal konularıyla ilgili bir sorunu varsa bir avukatla görüşür... "

        Bunun ötesinde bir adım atılmasının söz konusu dahi olmayacağı vurgulanıyor.

        Cumhurbaşkanı Gül de açlık grevinin Türkiye'nin imajında yarattığı gedik ve ölüm olması halinde ortaya çıkabilecek kaygıları dün Adalet Bakanı'yla paylaşmış bulunuyor.

        Şu kadarını söyleyebilirim ki Ankara'ya hâkim olan hava, hafta başında sorunun çözülmesi yönünde.

        Diğer Yazılar