Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)

        DİYARBAKIR'da toplanan 159 sivil toplum örgütü, başlatılan "çözüm sürecine" destek verdiğini açıkladı.

        Sadece STK'lar değil, bölgenin etkin toplum önderleri de desteğini açıkladı.

        Doğu ve Güneydoğu'da bunlar olurken, Anadolu'nun batısında yer alan STK'lardan en küçük bir ses çıkmıyor.

        Sorunun çözümü için geçmişte uğraş vermiş, ekipler oluşturmuş STK'lardan veya meslek örgütlerinden de bir tek ses duyulmuyor.

        Örnek mi?

        Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği, sendikalar, meslek odaları, veya sonu "vakıf" anlamına gelen, "v" ile biten çok sayıdaki düşünce kuruluşu...

        SUSKUNLUK SARMALI

        Acaba, süreç çok taze olduğu, gelişimini öngöremedikleri için mi susuyorlar?

        Yoksa söyleyecekleri bir sözün tepki görüp sürece zarar vereceğinden kaygı duydukları için mi sessiz kalmayı tercih ediyorlar?

        Ya da Alman bilim insanı Elisabeth Noelle-Neumann tarafından geliştirilen "Suskunluk Sarmalı" içinde mi kıvranıyorlar?

        Dikkat ediyorum, bırakın en küçük görüş bildirmeyi, kıyısından köşesinden bile geçmek istemiyorlar.

        Konu açıldığında anında uzaklaşıp, nedeni anlaşılmaz bir şekilde kollarını kavuşturup, "Bakalım ne olacak?" tavrı içinde seyrediyorlar.

        Bunun desteğini göstermek veya konuşmak için sırasını beklemek anlamına gelip gelmediğini konusunda da en küçük mimik vermiyorlar.

        Daha ilerisi bu sarmala, dünden itibaren CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla anamuhalefet de katılma kararı alıyor.

        DELİL TOPLAMA

        Geçmişte benzer süreçlerin içinde bir şekilde yer almış, geçmişte PKK'nın kaçırdığı askerleri kurtarmak için, "Mazluma kimlik sorulmaz... Bizden olmayanların da hakkını aramalıyız" diye yola çıkan İslamcı kesimin insan hakları örgütü Mazlum-Der'in başkanlığını yapmış, eski AK Parti Milletvekili İhsan Arslan, dünkü sohbetimizde ilginç tespitlerde bulundu.

        "Herkes bu süreçte oluşturduğu kanaatine göre pazardan delil topluyor" diye söze başladı.

        Sürecin kesintiye uğrama gibi lüksünün olmadığını belirtip ekledi:

        "Bazılarının, tarihi doğrulara bağlı kalarak hareket etmesi onları ileri götürmüyor. Bazen, dün doğru olanı bugün sorgulayabilmektir doğruya ulaşmak. İki taraf da bugün bu noktaya geldi. Bütün kozlar kullanıldı. Ne adil ve merhametli davranışın, ne de çatışıp kan dökmenin, güç göstermenin sonuca ulaşmada yeterli olamadığını herkes anladı. Kimse bugünden geriye gidemez. Çözüm dışına çıkamaz..."

        Türkiye'nin Batı bölgesi merkezli sivil toplumun sessizliğini sorduğumda Arslan'ın yanıtı şöyle oldu:

        "Toplum çözüme hazırlandı. Bugün herkes bu süreci kabul etti. Fahiş bir hata yapılmaz ise sorun çözülür. Bundan sonra kimse, hain, çözüm sürecini engelleyici duruma düşmek istemez. Bir süre sonra Batı'daki sivil toplum örgütlerinin de katılacağı görülecektir... "

        Arslan'ın da altını çizdiği gibi, muhatabına "Onun dediği de doğru olabilir, ona da söz hakkı tanıyalım"

        şansını vermek çözümü daha da kolaylaştırır.

        Ancak, "Benim savunduğumdan başka doğru yoktur" diretmesi de bazen çözümün önündeki en büyük günah olarak sorunu çözümsüzleştirir...

        Diğer Yazılar

        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.