Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇÖZÜM sürecinde Kürt siyasal hareketi, hükümetin uydusu haline mi geldi?

        İktidarın çekim gücünün etkisinde tavır geliştiremiyor mu?

        Bu sorular bir süredir entelektüel tartışma olarak kalırken, son dönemde BDP içinde de konuşulmaya başlandı, hatta karşılıklı suçlamalara neden oldu.

        Nitekim dün BDP Meclis Grubu çıkışı karşılaştığım Milletvekili Altan Tan da tartışmaya dahil oldu.

        "Ben de aynı görüşteyim. Hükümetin çekim merkezinde kaldık" dedi.

        'DERTLERİ ÇATIŞMAMIZ'

        Meclis'teki odasında buluştuğumuzda BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'a tartışmaya nasıl baktığını sordum.

        Tepkisi sert oldu:

        "Birileri bizim tekrar silaha sarılmamızı bekliyor. Ama biz yapmadık, yapmayacağız. Ahlaki duruşumuzu sürdüreceğiz."

        Tartışmaya katılan tarafların çözüm sürecine destek veren, silaha karşı duranlar olduğunu anımsattım.

        "CHP ve MHP'nin AKP'ye muhalefetinde yapıp da bizim yapamadığımız ne var?" tepsiyle devam etti:

        "Biz onlardan çok daha fazla yürüyüş yapıyoruz. Bu sözler 'Neden silaha sarılmıyorsunuz?' gibi algılanıyor; ama varsın öyle algılansın."

        Tartışmanın, "17 Aralık sonrası hükümet ile Cemaat hareketi arasındaki kavgayla alevlendiğini" belirtti.

        İkisinden birinin yanında olmak gibi bir görevlerinin bulunmadığını vurgulayıp ekledi:

        "Seçimde AKP'ye haddini bildirip onun yerine Cemaat'i getirelim, diyorlarsa biz yokuz. Gizli yapıyla, örtülü hareketlerle iktidara hâkim olalım diyorlarsa o zaman ürkeriz. Ama sivil toplum olarak CHP'yi destekleyebilirler. AKP'den kurtulmanın yolu Cemaat değildir."

        DEVLET AKLI

        Hükümetin yıpranmasının, çözüm sürecinin de yıpranacağı anlamı taşımadığını da vurguladı.

        Sürecin iktidarı güçlendirmek için bir manivela olarak kullanılamayacağının da altını çizdi ve devam etti:

        "Başbakan bu süreci demokratikleşme üzerine yürütmüyor. 17 Aralık sonrası olanlar da bunu gösteriyor. Çözüm sürecinin ruhu ve amacı zedeleniyor. Süreç gittikçe tehlikeye giriyor. Bu durumda AKP'yi hoş görmek süreci bitirmektir."

        AK Parti'nin iktidarını kaybetmesi halinde de sürecin devam edeceğini vurgulayan Demirtaş, devam etti:

        "Çözüm süreci devlet aklı olarak varsa; bu irade olduğu sürece Kürtler Başbakan gitti diye silaha sarılmaz. Çünkü Kürtler Erdoğan sevdalısı değil."

        Risk almak, Türk ve Kürt halkının bağını koparmadan süreci ilerletmek gerektiğini belirtti, burada da CHP'ye önemli görev düştüğünü söyledi.

        "CHP'nin iktidara gelmesi de bizim için kurtuluş değil" diyen Demirtaş, muhalefetin ortak tavır geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi.

        31 MART GÜNÜ

        Bu aşamada CHP Lideri Kılıçdaroğlu-'nu eleştirdi, "BDP'nin adını anmamak, görmemek hali bile hor görmektir" dedi.

        CHP'nin çözüm süreci ve yürütülmekte olan müzakereler için ne dediğini de açıkça ortaya koyması gerektiğinin de altını çizdi.

        "Bu süreçte BDP ne kazandı AKP ne kaybetti?" sorusunu yöneltti.

        En önemli cümlesi de son dönemde Ankara'da birçok kesimde de dile getirilen şu cümlesiydi:

        "31 Mart günü iktidar ve muhalefet liderleri Doğu ve Güneydoğu'da BDP'nin başarısını, ortaya çıkan sonucu görünce şoke olacaklar... "

        Diğer Yazılar