Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD ve AB’nin önde gelen ülkelerinin IŞİD tehdidini durdurmak için vermeyi kararlaştırdıkları silah yardımından PKK da yararlanacak mı?

        Bir süredir kongreler ve hükümet kurma çabaları dolayısıyla yanı başımızda olan gelişmeler Türkiye’de fazla gündem oluşturmasa da konu Batı’nın en önemli sorunu.

        Bunu anlamak için yakın zamana kadar, “Biz PKK’ya kesinlikle silah yardımında bulunmayacağız” açıklaması yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in önceki gün silah gönderme konusunda Federal Meclis’te yaptığı konuşmaya bakmak yeterli.

        Merkel konuşmasında aynen şöyle dedi:

        “Biz şu kararla karşı karşıya geldik. Ya risk almayıp hiçbir şey göndermeyecek ve terörün yayılmasını kabul edecektik ya da IŞİD’e karşı çaresiz ve cesurca kıt malzemelerle savaşanları destekleyecektik.”

        YARDIM KİME?

        Merkel açıkça “Risk aldık” diyor.

        Peki, verdiği silahlar risk oluşturacaklar kim?

        Bunu anlamak için bölgede IŞİD’e karşı savaşan, Almanya’nın destek verebileceği yerel güçlere bakmak gerek.

        Burada karşımıza 4 güç çıkıyor.

        İlki, her ne kadar ABD’nin terör listesinde olsa da önemi üçüncü kuşağa kadar düşmüş Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Barzani’nin kontrolündeki peşmerge.

        İkincisi, Almanya’nın hâlâ “terör” listesinde olan PKK veya Suriye’deki uzantısı PYD...

        Üçüncüsü, Bağdat yönetiminin kontrolündeki Irak askerleri...

        Bir de yeniden güç kazanan, ağırlıkla orta batı ve güneyde güçlü olan, bir zamanlar Saddam’ın askerlerine karşı suikast düzenlemeleriyle ünlü Sadr güçleri.

        Bunun ötesinde bölgede IŞİD’e karşı ağır savaş verebilecek başka bir güç gözükmüyor.

        Sondan başlarsak, İran’la ilişkisi çok yüksek olan Sadr güçlerinin zaten Batı’dan silah almaya ihtiyacı yok.

        Zaten Merkel de silah yardımını Kuzey Irak odaklı yapacaklarını söylüyor.

        Peşmerge de federal yapının kontrollü silahlı gücü, dolayısıyla ona yapılacak silah yardımının çok büyük riski yok.

        Geriye Batı’daki tanımlaması bazen “peşmerge” ile aynı tutulan PKK kalıyor.

        Bu coğrafyada “efekt” yaratma gücü yüksek CNN’de yer alan haberde PKK’dan, “Peşmergeden çok daha ileri askeri yeteneğe sahip askeri güç” olarak bahsedilmesi de eklendiğinde “risk”in tanımı da ortaya çıkıyor.

        ORTAK SAVUNMA

        Buna HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dün yaptığı çağrıyı da eklemek gerek.

        Demirtaş, “İlk çağrımız bütün Kürdistan halklarına” diye başladığı konuşmasında IŞİD’e karşı mücadele için çağrısını şöyle dile getirdi:

        “Ulusal birlik sadece siyasi birlik olarak ifade edilmemeli, ortak savunma kurumları oluşturulmalı, ortak savunma mekanizmaları kurulmalı. Gerekirse bu tür barbarlar ve vahşete karşı ortak ordulaşmaya kadar gidilmesi tartışılmalıdır.”

        Şimdi gelelim asıl soruya...

        Türkiye’de silahlardan arındırılması için yol haritasının yapıldığı ortamda, adı IŞİD ile savaşmak da olsa Batı’nın desteğiyle silah gücü artırılan PKK nasıl silah bırakacak?

        Ya da bir amaç için etkin silahlarla donatılıp ordulaşmış örgütün, elde ettiği gücü terk etmesi kolay olur mu?

        Bunlara verilecek yanıt, Türkiye’nin “etkin belirleyici ve tayin edici gücüyle” eşdeğerli olacak.

        Diğer Yazılar