Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HDP Milletvekili Altan Tan’ın geçen hafta gazetemizin velut röportajcısı Kübra Par’a söyledikleri hafta boyunca çok konuşuldu.

        Başka zaman olsa belki de Tan’ın söyledikleri bu kadar ilgi görmezdi. Ama bu kez bu kadar çok gündem oluşturmasının sebebi, son aylarda iyice sertleşen siyasi iklim ve son “çukur ve canlı bomba siyasetinden” sonra herkesin HDP’ye kızgın olması, ona oy vermiş neredeyse 6 milyona yakın seçmenin şu anda kendisini “kandırılmış” hissetmesidir.

        Söz konusu röportajdan yola çıkarak bir yığın şey söylendi.

        Söylenen bütün şeyleri toplasak elde kalan, “Acaba HDP kendi içinden yeni bir parti mi doğuruyor?” sorusu oldu.

        Böyle bir şey olursa, yani yarın öbür gün Altan Tan ve birkaç arkadaşı HDP’den ayrılıp ayrı bir “Kürt partisi” kurarlarsa sanırım bu işe “sevinecek” veya bu oluşumu şu ya da bu şekilde destekleyecek çok kişi çıkar.

        Bunları şimdiden iki gruba ayırabiliriz:

        Birincisi, HDP’nin bölünmesine sevinecek olanlar... “Bölünüp parçalansınlar da yok olup gitsinler” diyor bunlar... İkincisi ise, “Kürtler adına siyaset yaptığını söyleyenler, nihayet PKK’nın vesayetinden kurtularak bağımsız bir ses olabilecekler” diye düşünen iyimserler...

        En çok da bu “iyimserlerin” beklentisi tartışılıyor bugünlerde.

        ***

        Benim bu konudaki fikrim farklı.

        Ben HDP’yi bir parti olarak görmediğim için bölünüp bölünmemesi pek umurumda değil; bölünse de bağlı olduğu otoriter, tekçi, şiddeti kutsayan ideolojinin pek zarar göreceğini sanmıyorum. Çünkü HDP, PKK’nın oluşturduğu ideolojiyi legal yollarla geniş kitlelere yaymaya çalışan, içinde komünist, sosyalist, şeriatçı, milliyetçi, feminist gibi farklı grup ve ideolojide insanları ihtiva eden bir “bileşendir”; bir parti değil. “Bileşenlerin” bir kısmının fikri bu değilse de, “çelik çekirdeğini” oluşturanların esas amacı ülkenin demokrasi sorununa bir katkı yapmaktan çok, PKK’nın “sert” ve “yasak” ideolojisini “yumuşatmak” ve “legalize” etmektir. O yüzden ha 10 milyon HDP’li olmuş, ha üç beş HDP’li, fark etmez... Dolayısıyla HDP’nin bölünmesi, bu “çelik çekirdeğe” bir zarar vermez.

        Bu bahiste beni esas ilgilendiren “yeni bir Kürt partisine” ihtiyaç olup olmadığı...

        Bana sorarsanız böyle bir partiye ihtiyaç yok. Hatta bu amaçla kurulmuş partiler varsa bile derhal kendilerini feshetmeli veya program ve tüzüklerini yeniden gözden geçirmelidirler.

        ***

        Kürtler bugün Türkiye’nin her tarafına tespih taneleri gibi dağılmışlar. Huzur nerede, aş nerede, güvenlik nerede, orayı arıyorlar. Çocukları iyi bir okulda okusun, kendilerini güvende hissetsin ve bu ülkenin eşit bir yurttaşı olsun istiyorlar.

        Misal kurulacak bir “Kürt partisi” bunlara ne vaat edecek?

        Hemen, “barışı” dediğinizi duyar gibi oluyorum!

        Amenna...

        Ama barış neden sadece Kürtlerin işi olsun ki?

        Barış hepimizin ekmeği suyu...

        Dolayısıyla ülkenin geleceğinden kaygı duyan her siyasi parti, toplumsal barışı esas işi yapmalı. Bu sadece Kürtlerin sorunu olarak görülmemeli.

        Hem kurulacak yeni Kürt partisi hangi Kürtleri temsil edecek?

        Muhafazakârları mı, sosyalistleri mi, laikleri mi, milliyetçileri mi, şeriatçıları mı? Türkler nasıl bunlar gibi farklı fikir ve anlayışlara sahiplerse Kürtler de öyle...

        Dolayısıyla Türklerin bu kesimleri hangi partilerde örgütlenmişlerse Kürtler de öyle.

        Onları ayrıştırmanın manası ne?

        Yeni Kürt partisi çıkıp yeni bir eğitim, yeni bir sağlık, yeni bir ulaştırma, yeni bir dış politikadan mı söz edecek?

        Misal “Sağlık hizmetleri Kürtlere verilsin, diğer kesimler ne hali varsa görsün” mü diyecek?

        Sadece kendi bölgelerine mi ulaştırma hizmeti isteyecekler?

        Böyle saçmalık olur mu?

        Kürtler bu ülkede yaşayan herkes gibi bu memleketin sahibi, 1920’den beri Türkiyelidirler. Ayırt edici özellikleri yoktur. Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, eksiksiz demokrasiyi savunun liberal, muhafazakâr, sosyalist, İslamcı, sosyal demokrat partilere oy veriyorlar ve herkes gibi kendi memleketlerinin geleceğini düşünüyorlar.

        Bırakın öyle kalsınlar!

        Diğer Yazılar