Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SENELER önceki hadiseleri bilmeden, kaynaklarına ve belgelerine dayanmadan yorumlamaya kalkar, üstüne üstlük bir de ardniyetle ve özellikle de geçmişi karalama vasıtası yaparsanız hem büyük hatalara düşer, hem de ortalığı karıştırırsınız.

        Son günlerin tartışma konularından olan “Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın Türk vatandaşlığı alabilmek için Atatürk’e 900 bin lira rüşvet verdiği” iddiası gibi...

        Gazetelerde okumuşsunuzdur: İddiayı TV’lerden birindeki tarih programına katılan bir konuşmacı üstü kapalı şekilde de olsa ortaya atınca etraf karıştı, RTÜK’e şikâyetler yağdı ama RTÜK programa ceza vermeye gerek görmeyince işin içine bu defa CHP’li bazı milletvekilleri girdi ve tartışma hâlâ devam ediyor.

        Bir iddia ve fikir ortaya her ne sebeple atılmış olursa olsun, verilecek karşılık o iddianın yanlışlığının ve hattâ saçmalığının bilgi, belge ve başka bilimsel delillerle ispat edilmesidir ama böyle yapmıyoruz! Mukabele maksadı ile hemen ceza silâhına sarılıyoruz, yetkili mercilerden ceza çıkmayınca da iddianın karşısında olanlar belgeye dayalı kaynakları göstermek yerine ortalığı velveleye veriyor ve işin içine mahkemeleri de dahil etmeye çalışıyorlar.

        BELGE DEĞİL, SOPA GÖSTERMEK

        Cahilin birinin “Abbas Hilmi Paşa, Türk vatandaşı olabilmek için Atatürk’e rüşvet vermişti” gibisinden saçmalığına karşı ortaya belgeli bir cevap konması gerekirdi ama olmadı. Üniversitelerimizdeki dünya kadar İnkılâp Tarihi bölümleri ve Cumhuriyet Tarihi hocaları kavgayı tek kelime etmeden ve sadece oturup seyretmekle yetindiler, derken karşı taraf işi bir “siyaset” ve hattâ “rejim” meselesi hâline getirdi!

        Dolayısı ile yapılması gerekeni ben yapayım ve bu tuhaf iddiaya belgeli cevabı ben vereyim:

        1874 ile 1944 arasında yaşamış olan Abbas Hilmi Paşa iyi, başarılı ama son derece şanssız bir devlet adamıdır. Sultan Abdülhamid devrinden itibaren Osmanlı’ya sadece kâğıt üzerinde bağlı görünen ama fiilen İngiliz işgali altında bulunan Mısır’ın uzun seneler hükümdarlığını yapmış fakat Birinci Dünya Savaşı’nın patlamasının ardından Londra’ya değil İstanbul’a bağlı kaldığı için 1914 Aralık’ında İngilizler tarafından tahtından indirilmiş ve hayatının son 30 senesini sürgünde geçirmiştir.

        ELİNDEN HERŞEYİNİ ALDIK

        Meselenin acı olan tarafı ise, bize sadık kalmayı tercih eden Hıdiv’e sonraki senelerde yapmadığımızı bırakmamış olmamızdır. Sürgün senelerinde işadamı olan Abbas Hilmi Paşa’nın Türkiye’deki gayrımenkullerinden bazılarına Cumhuriyet’in ilânından sonra el konmuş yahut düşük fiyatlarla elden çıkartmaya zorlanmış, sahibi olduğu bankanın iflâsına çalışılmış ve Hıdiv, Varlık Vergisi’nin kapsamına bile alınmıştır!

        Bütün bunlar olup bittiği sırada Hıdiv vatandaşımız değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. Türkiye, Hıdiv’e bir müddet için diplomatik pasaport vermiş ama vatandaşlığına almamışır, zira Türkiye ile Mısır arasında imzalanmış bulunan bir anlaşma, Abbas Hilmi Paşa’nın Türk teb’ası olmasına engeldir. “Abbas Hilmi Paşa vatandaşlık için Atatürk’e rüşvet vermişti” ucuzluğuna kaçanlar böyle desteksiz atmak yerine Büyük Millet Meclisi’nin 21 Aralık 1949 tarihli oturumunda zamanın Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak’ın ifadelerini okudukları takdirde vatandaşlığın sözkonusu olmadığını göreceklerdir ama ahkâm kesmek ve saçmalamak varken oturup da kim okuyacak?

        Hıdiv’in ailesini yakından tanıdığım ve bu şanssız hükümdarın hususî arşivinde nelerin bulunduğunu da bildiğim için şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Abbas Hilmi Paşa hiçbir zaman Türk vatandaşı olmadı, tahtından indirilmesinden sonra bir müddet vatansız kaldı, derken Fransa’nın devrik hanedan mensuplarına verdiği diplomatik pasaportu aldı, hattâ ailesinin bazı mensupları da tâââ 2000’lerin başına kadar bu pasaportlardan kullandılar, Mısır sabık hükümdarına 1930’larda bir başka diplomatik pasaport gönderdi ve Hıdiv 1944’te İsviçre’de “vatansız” olarak vefat etti.

        Rüşvet iddiasını ortaya atan nefret tarihçileri şimdilik bu köşede kullandığım kupürü gözden geçirip birşeyler öğrensinler, gerekirse Hıdiv’in diğer sürgün pasaportlarını da yayınlarım...

        Diğer Yazılar