Muhtaçlar koğuşunda can veren Osmanlı prensesinin tablosu rekor fiyattan mezatta
Modellik ettiği Henri Matisse tarafından yapılan tablosu Londra’da 44 milyon liradan mezata konan Türk Prensesi Nermin Sultan, 1998’de Fransa’da bir hastahanenin yoksullar koğuşunda can vermişti.
20. yüzyıl resminin en önemli isimlerinden olan Fransız ressam Henri Matisse’in “Siyah Koltuktaki Odalık” isimli tablosu, 3 Şubat’ta Londra’da 32.5 ile 44 milyon lira arasında bir fiyattan başlayarak mezata çıkacak. İşte, Matisse’in bu ve daha başka tablosuna modellik eden hanımın, yani Sultan Abdülâziz ile Sultan Abdülhamid’in torunu olan ve hayatı 7 Kasım 1998’de Fransa’daki bir hastahanenin muhtaçlar koğuşunda noktalanan Nermin Sultan’ın hazin hikâyesi...
LONDRA’daki meşhur Sotheby’s müzayede şirketi, önümüzdeki 3 Şubat’ta dünya resminin en büyük isimlerinden Fransız ressam Henri Matisse’in “Siyah Koltuktaki Odalık” isimli tablosunu mezata çıkartacak.
9 ile 12 milyon sterlin (32 buçuk ile 44 milyon lira) arasında bir fiyattan arttırmaya konacak olan tabloda siyah koltukta oturan ve “odalık” yani “cariye” olarak isimlendirilen genç kız bir Türk prensesi, Sultan Abdülâziz’in en bahtsız torunlarından Hamide Nermin Nezahat Şefkat Sultan’dır.
HİÇ KİMSE İLE GÖRÜŞMEDİ
Aile arasında “Nezahat” yahut kısaca “Nezi” diye bilinen sultan hayatını 1998’in 7 Kasım’ında, 76 yaşında iken orta Fransa’daki Bagnols-sur-Ceze kasabasındaki küçük bir hastahanenin muhtaçlar koğuşunda noktalamıştı. Son senelerinde artık akrabalarından ve dostlarından kimseyi kabul etmeyen ve sadece telefonla görüşen Nermin Sultan’ın vefatının ardından onu anlatan bir yazı yazmış, filmlerden bile acıklı olan hayatını anlatmış, Matisse’e modellik yaptığından sözetmiştim ve padişah torunu bu bahtsız sultan hakkında ortada bulunan tek kayıt, o zaman yazdığım bu yazı idi...
İKİ PADİŞAHIN TORUNU
Matisse’in “Siyah Koltuktaki Odalık” ının mezata konacağının açıklanmasının ardından basınımız yazımı hatırladı, tablo konusundaki haberler benden yapılan alıntılarla yayınlandı ama Nermin Sultan’ın dedelerinin isimlerinden tutun, kendisi hakkındaki bilgilere kadar hatalarla dolu şekilde!
İşte bu yüzden, yani Nermin Sultan’ın modellik ettiği tablonun Londra’da satışa çıkartılması vesilesi ile bugün yine onu anlatacağım...
Sultan Abdülaziz’in soyundan gelen Nermin Sultan, 1923’te İstanbul’da doğdu. Hem anne, hem baba tarafından hanedana mensuptu. Babası Şehzade Şevket Efendi, Abdülaziz’in oğlu ve Türk Müziği’nin önde gelen isimlerinden bestekâr Seyfeddin Efendi’nin; annesi Adile Adile Hanımsultan da Abdülhamid’in kızı Naime Sultan ile Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’nın oğlu Kemaleddin Paşa’nın çocuğu idi.
İSMİ ARDARDA DEĞİŞTİ
Üsküdar’da dünyaya gelen bebeğe Hamide ismi verilmiş ama talih dünyaya geldiği andan itibaren ondan yüz çevirmişti. 1924 Mart’ında, henüz bir yaşında iken ailesi ile beraber Türkiye’den çıkartıldı. Dört-beş yaşlarına geldiği zaman kemiklerinin yavaş yavaş eridiği farkedildi, ailede Abdülhamid’in ismini yahut bu ismin kısaltılmış şekli olan “Hamid” veya “Hamide” adlarını taşıyan çocukların başlarına her zaman bir iş gelmiş olduğu hatırlanınca adını “Nermin”e çevirdiler. Sonraki senelerde ismi iki defa daha değişecek, “Nezahat” ve “Şefkat” olacaktı.
Çocukluğu ve genç kızlığı Abdülhamid’in kızı olan anneannesi Naime Sultan ile beraber Güney Fransa’da, Nice’de geçti. O senelerde devrin en büyük ressamlarından Matisse de Nice’e gelmiş, Cimiez semtinde şimdi “Matisse Müzesi” olan malikâneye yerleşmişti.
PARALI MODELLİK ETTİ
Naime Sultan ailesi ile beraber Cimiez’de bir apartman dairesinde yaşıyordu ve Matisse ile komşu idiler. 1941’de Sultan’ın o sırada 18 yaşında olan torununun güzelliği, ressamı hayran bıraktı ve Naime Sultan’ı binbir rica ile genç kızın kendisine modellik yapmasına izin vermesi için ikna etti. Genç prenses, ressamın malikânesine yanında yine Osmanlılar’dan olan akrabasından bir delikanlı ile giderek modellik edecek ve Matisse bu iş için ücret de ödeyecekti.
Meşhur tablosu işte böyle doğdu ama hatırlatayım: 20. yüzyıl resminin en önemli eserlerinden olan ve önümüzdeki 3 Şubat’ta Londra’da satışa çıkacak olan “Siyah Koltuktaki Odalık”, Nermin Sultan’ın Matisse tarafından yapılmış tek tablosu değildir, ressamın “Odalık” ismini verdiği bir seriye dahildir ama aynı serinin en güzel eseridir!
Nermin Sultan’ın hayatı, sonraki senelerde daha da büyük felâketlerle dolu olacaktı...
HAYATI BOYUNCA VATANSIZ
Fransa’da geçinemedikleri için anneannesi ile beraber İkinci Dünya Savaşı’nın patlamasından önce Arnavutluk’a gittiler. Tiran’da dert ve hastalık dolu günlerde nişanlandı ama mutluluğu sadece birkaç ay devam etti: Anneannesi birdenbire öldü, derken Enver Hoca’ya bağlı komünist birlikler nişanlısını gözlerinin önünde kurşuna dizdiler. Bir İngiliz gemisiyle güç-belâ Mısır’a sığındı, babası Şevket Efendi ile yaşamaya başladı ama 1952’de Mısır’da Nasır’ın yaptığı ihtilâlin ardından aileye yeniden sürgün yolları açıldı. Artık babası Fransa’da, zorlukla yürüyebilen Nermin Sultan ise Cezayir’deydi. Tam altı lisanı anadili gibi konuşurdu, Birleşmiş Milletler’de iş bulmuş, mültecilere sosyal danışmanlık yapmaya başlamıştı. Cezayir Savaşı hayatının o defterini de kapattı, Fransa’ya döndü, Bagnols-sur-Ceze’de yine babasıyla yaşamaya başladı.
Talih, Nermin Sultan’ı artık tamamen terketmişti. Babası Şehzade Şevket Efendi 1973’te hırsızlık süsü verilmiş siyasî bir cinayete kurban gitti; kemikleri vücudunu taşıyamaz hale gelen sultan ise yatağa mahkûm oldu. Son 25 yılını yatakta ve gözlerini de yavaş yavaş kaybeder halde geçirdi. 75 sene boyunca siyasî mülteci olarak yaşamıştı, vatandaşlığı yoktu, Fransız Hükümeti’nin verdiği vatansızlara mahsus kimlik belgesinde isminin hemen yanında 'Osmanlı İmparatorluk Prensesi' yazılıydı ama parasızdı.
GÜZEL SESİ KULAKLARIMDADIR
Sultan Abdülâziz’in torunu Nermin Sultan’ın tedavi masraflarını Fransız hükümeti üstlendi ve “fakir aylığı” bağladı!
Üsküdar’da 1923 Mart’ında başlayan çile, 7 Kasım 1998’de Fransa’nın Bagnols-sur-Ceze şehrindeki devlet hastahanesinin “muhtaçlar koğuşunda” noktalandı. Nermin Sultan’ın cenazesini vefalı iki dostu, son senelerinde başından ayrılmayan doktoru Charles Turcy ile eşi kaldırdılar.
Çok sevdiğim, senelerce dostluk ettiğim ve her hafta telefonla mutlaka iki defa arayıp konuştuğum rahmetli Nermin Sultan’dan bana hatıra olarak hâfızama nakşedilmiş son derece âhenkli sesi ile nefis Türkçesi, vefatından kısa bir müddet önce gönderdiği albümleri ile kendisine ve babasına ait bazı evrakı ve dünya sanatına da Londra’da mezata konacak olan meşhur tablosu kaldı...
NERİMAN SULTAN'IN MEDELLİĞİ, EDEPSİZLİK EDEN MATİSSE'İN BİR GÜZEL DAYAK YEMESİ İLE SON BULDU
HENRI Matisse, 20. asır resminin en büyük ustalarındandı. 1869’da doğdu, hukuk okudu, sonra resme heves etti ve bir dönem klasik resimle uğraştı.
Gençlik yıllarında Fas’a yaptığı iki yolculuk, Matisse’in resim anlayışını değiştirdi ve ressam modern tarza yöneldi. Rusya’yı da içine alan uzun bir Avrupa seyahatinden sonra Tahiti’ye gitti. Dönüşünde çizgileri artık kişiliğini bulmuş, üslûbu ve sanat anlayışı tamamiyle başka bir çizgiye yerleşmişti. Nice’e yerleşti ve en önemli eserlerini bu dönemde yaptı. Oldukça uzun bir ömür sürdü ve son senelerinde bizde “kaatı” olarak bilinen yapıştırma kâğıt tekniğiyle de eserler verdi.
Çağdaş resmi büyük ölçüde etkileyen isimlerin başında gelen Matisse 1954’te öldü ve Nice’in Cimiez semtindeki evi müze haline getirildi.
Henri Matisse büyük sanatçı idi ama eserlerini ortaya koyduğu ellerini başka işlerde, edepsizliklerde de kullanırdı ve özellikle genç kızlara karşı!
Ayrıntılarını yazmadan ve isim vermeden söyleyeyim: Matisse aynı edepsizliği bir gün koltuk değnekleri ile ve zorlukla yürüyebilen 19 yaşındaki Nermin Sultan’a da yapmaya kalkınca, Sultan’ın yanındaki kuzeninden, yani padişah torunu olan bir delikanlıdan temiz bir dayak yedi, güzel prensesin modelliği işte bu şekilde son buldu.
Önümüzdeki ay Londra’da mezata çıkacak olan “Siyah Koltuktaki Odalık”, işte bu acılarla ve edepsizliklerle dolu dönemin eserlerindendir!