Makedonya Komiteleri hortlamış, haberimiz yok
BALKANLAR’da bağımsızlık ve milliyetçilik cereyanlarının gittikçe arttığı 19. yüzyıl sonlarında etnik grupların kurduğu birhayli gizli teşkilât vardı.
Bu teşkilâtların öncüsü ve fikir kaynağı, Yunanlılar’ın 1820’lerde hayata geçirdikleri “Filiki Eterya” idi. Sonraki senelerde Sırplar’ın “Druştvo Sveti Sava”sı, “Çrna Ruka” yani “Kara El”leri, Bulgarlar’ın “IMRO” diye bilinen “Vatreşna Makedonska Revolyutsionna Organizatsiya”ları ve daha birçok gizli ve açık örgüt ortaya çıktı.
Sırp, Bulgar ve Makedon komiteleri gerçi birbirlerinin gözünü oyarlardı ama temel maksatları topraklarını Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayırıp bağımsız olmaktı ve gerektiği anda hemen işbirliğine giderlerdi.
İttihad ve Terakki de, kuruluşunun ve teşkilâtının ilhamını bu gizli komitelerden almıştı. Komiteler bağımsızlık için çalışırlarken İttihadçılar’ın hedefi Sultan Abdülhamid’in istibdadına son vermek ve Kanun-ı Esasî’yi, yani anayasayı tekrar yürürlüğe koymaktı. Hattâ, sonraki senelerde kurulan ve “Teşkilât-ı Mahsusa” diye bilinen “Umûr-ı Şarkiyye Dairesi”nin ilhamını bile bu komitelerin benzer yan kuruluşları vermişti.
ANNEANNENİZİN CACIĞI
Üyeler teşkilâta esrarlı, havalı, masonik teslisi andıran ama adayı hayli heyecanlandıran merasimlerle alınırlardı. En az iki üyenin tavsiyesi ile teşkilâta davet edilen aday tanımadığı birisi ile buluşur, arabaya bindirilir, yolda gözleri siyah örtü ile bağlanır, refakatçisi ile beraber dolambaçlı yollardan merkeze götürülür, bayraklarla donatılmış ve üzerinde silâhların bulunduğu masanın önünde eli bir tabancaya konarak bağlılık yemini ettirilir, cemiyetin sırlarını ifşa yahut gayrıahlâkî bir iş ettiği takdirde “gebertileceği” ihtarında bulunulur, sonra gözleri açılır ve merasim tamamlanırdı.
Her teşkilât bir “fedai grubu” kurmuştu ve kabul töreninde sözü edilen “gebertme” işini, ölüm kararı çıktığı zaman bu yeminli fedailer gözlerini kırpmadan, yerine getirirlerdi.
Balkanlar’daki bütün bu gizli teşkilâtların bir de “dahilî komite”leri vardı. Teşkilâta alınacak olanları bu komiteler belirler, operasyonlar burada hazırlanır, politikalar yine komitelerde belirlenirdi ve “dahilî komite”, İttihad ve Terakki’de “Merkez-i Umumî” olmuştu...
Bu kısa tarihî hatırlatmalarda bulunmamın sebebi, İstanbul’da yeni faaliyete geçen bir sosyete klübü: “Soho House”...
Amerika’da ve Avrupa’da şubeleri olan klüp şimdi buraya da geldi, Tepebaşı’ndaki eski Amerikan Konsolosluğu binasını mekân edindi ve sosyetemiz, yeni zenginlerimiz, sınıf atlama meraklılarımız, vesâiremiz üyelik şerefine nâil olabilmek için birbiri ile yarış hâlinde!
Ama dünyanın parası olan üyelik öyle herkese bahşedilmiyor haaa! En az iki üyenin tavsiyesi lâzım, başvuru üç ayda bir toplanan “merkez-i umumî” benzeri komiteye gidiyor, cân-ı azîzleri isterse kabul buyuruyorlar ama cevapları genellikle “red” oluyor; zira âh o seçkinlik şartları yok mu, o sınırları aşabilene aşkolsun!
Diyelim ki kabul buyuruldunuz ve üyelik şerefi nasib oldu! Saatlerinizi nezihin de nezihi bir ortamda geçirebilir, klübün internete de koyduğu menülerinde yeralan lâhmacun, musakka, maydanoz salatası, sosyete dilinde “orzo” olan şehriye pilâvı, sarmısaklı yoğurt, “tzatziki” yani anneannemizin bildiğimiz cacığı, erişte, karnabahar, humus, mücver, muhammara, patlıcan kızartması ve karalâhana salatası gibi pek öyle heryerde bulamayacağınız yemekleri âfiyetle midenize indirebilirsiniz...
AİLE TERBİYESİ DERSLERİ
Ama artık sırlara bürünüp incelmeniz lâzım; zira Soho House’ın felsefesinde gizliliğin yanısıra asalet de mevcut! Klüp binasında fotoğraf çekmek yasak, cep telefonu ile konuşmak memnû, hele sululuk vesaire, maazallaaah! Personel ilânlarına kadar bir asalete bürünmüşler ki, sormayın: Hazretler işe alacakları elektrikçide bile “Hayır cevabı vermemek için farklı alternatifler üretme” şartı arıyorlar; âmiyâne tabiri ile kıvırma ve yalan söyleme şartı!
Hem zaten Soho House’de öyle ömrü billâh kalamıyorsunuz, üyeliğiniz üç ayda bir gözden geçiriliyor; özel hayatınız, davranışlarınız, velhâsıl herşeyiniz CIA’in yahut MIT’in soruşturma metodlarına bile rahmet okutacak titizlikle takip ediliyor ve en ufak bir faul yaptığınız, basında polemiğe, dedikoduya, vesaireye karıştığınız takdirde yallah, kapıdışarı!
İstanbul artık yeni zenginin ve sınıf atlama meraklısının her türlü hevesine hitap edebilecek böylesine asîl bir mekâna kavuştu, çok şükür ama Soho House’ın büyük, çok büyük bir eksiği var:
İlhamını eski Makedonya Komiteleri’nden yahut İttihad ve Terakki’den almış gibi görünen klüp hani skandala ve dedikoduya sebep olanları kapıdışarı ediyor ya, noksanları işte burada: O komitelerdeki gibi bir de “fedai grubu” kurup kovdukları üyeleri vurdurmaları gerekir, zira bu kadar havaya, esrara ve zoraki nâzeninliğe böylesi yakışır!