Unuttuğumuz önemli zaferin yıldönümü!
GEÇEN ay bütün dikkatimizi 1915 hadiseleri ile Çanakkale’nin yüzüncü yıldönümüne verdiğimiz için, yine Nisan ayına tesadüf eden bir başka önemli hadiseyi, 1916’nın 29 Nisan’ındaki Kuttülâmâre Zaferi’ni pek hatırlamadık...
Bize koskoca bir imparatorluğa mâlolan Birinci Dünya Savaşı’nda kazandığımız iki önemli muharebe vardır; biri Çanakkale, diğeri Kuttulâmâre’dir...
Bilmeyenler için, Kuttulâmâre’den kısaca bahsedeyim: 1915’te Bağdat’a ilerleyen İngilizler o senenin Aralık’ında Selman-i Pâk muharebesini kaybedip güneydoğudaki Kuttulâmâre’ye sığınmış, şehri kuşatan birliklerimize karşı yaptıkları yarma harekâtları başarısız kalmış, General Townshend’in kumandasındaki İngilizler 29 Nisan’da teslim olmuşlar ve on küsur general ile on binden fazla askeri esir almıştık.
BİZZAT YAZDIRDI AMA...
Irak’taki ordumuza bir Alman Maraşal, Colmar von der Goltz kumanda ediyordu. Goltz 19 Nisan’da tifüsten ölmüş, yerine Enver Paşa’nın kendisi ile yaşıt amcası Halil Paşa getirilmiş ve İngilizler birliklerimizin on günlük kumandanı Halil Paşa’ya teslim olmuşlardı.
Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği birkaç seneden buyana her 29 Nisan’da Kut’ta anma toplantıları tertip eder ve zaferin hatıralarını canlı tutmaya çalışır. Büyükelçi Faruk Kaymakçı bu sene daha hoş bir faaliyette bulunmuş, Kuttülâmâre Muharebesi’ne Osmanlı askeri olarak katılan Araplar’ın soyundan gelenler ile bazı aşiret reislerini ve Irak Türkmenleri’nin temsilcilerini Türkiye’ye gönderip Çanakkale’nin yüzüncü yıldönümü kutlamalarına katılmalarını sağlamış...
Halil Paşa’nın 1967’de yayınlanan
“gerçek” hatıralarının duyurusu...
Sırası gelmişken, tarihimizde “Kuttülâmâre Kahramanı” diye bilinen ve sonraki senelerde “Kut” soyadını alan Halil Paşa ile ilgili olarak yıllardan buyana devam eden bir tuhaflıktan sözedeyim:
Hayattan 1957’de ayrılan Halil Paşa, hatıralarını 1940’larda genç bir tıbbiye talebesine; sonraki senelerde Ayvalık ve havalisinin meşhur doktoru olan Necdet Özgelen’e dikte ettirmişti...
GERÇEK YAYIN HATIRLANMIYOR
Derken aradan seneler geçti... Paşa ile defalarca biraraya gelen son dönem tarihçiliğimizin büyük ismi Şevket Süreyya Aydemir hatıraları genişletti, metnin nihaî şeklini 1967 Ekim’inde “Son Osmanlı Paşası Halil Paşa’nın Hatıraları” başlıklı ve 81 günlük bir dizi olarak Akşam Gazetesi’nde yayınladı.
Ve, 1970’lerde hatıraların başına bir işler geldi: Şevket Süreyya Bey’in yayınladığı metnin hem ismi, hem de yer yer muhteviyatı değiştirildi ve hatıralar bir başkasının adı ile kitap oluverdi! Kitap birkaç baskı da yaptı ama Şevket Süreyya’nın yayınladığı diziyi, yani asıl metni son dönem tarihçilerimizin hemen hiçbiri farketmedi ve kaynak olarak değiştirilmiş metnin bulunduğu kitabı kullandılar. Sonraları mâlûm kitap yeniden isim değiştirdi, birkaç sene önce bambaşka bir adla çıktı, şimdi de o şekilde yayınlanıyor ve Şevket Süreyya’nın yayınından hâlâ kimselerin haberi yok!
Kuttülâmâre Zaferi’nin yüzüncü yıldönümü olan önümüzdeki sene mesele ciddî şekilde ele alındığı takdirde sadece hatıralar değil, Paşa’nın ruhu da huzur bulacak demektir!