Deniz Bey'in papyonu
Meclis, geçen salı günü artık en yaşlı üye olan Deniz Baykal’ın başkanlığında açıldı ve yemin töreni yapıldı.
Meclis Başkanı’nın geçici olsa bile Meclis’i frak giyerek idare etmesi, içtüzük hükmüdür. İçtüzüğün 56. maddesinde “Başkanlık kürsüsünde Başkan, beyaz kelebek kıravat ve siyah yelek üstüne siyah fırak giyer. Görevli kâtip üyeler de, koyu renk elbise giyerler” diye yazılıdır.
Maddenin Türkçesi’nin bozuk olduğu, ilk cümlenin “Başkan, başkanlık kürsüsünde ...” diye başlaması gerektiği halde “Başkanlık kürsüsünde Başkan...” dendiği ve kravattan “takmak” yerine “giymek” fiili ile bahsedildiği herhalde dikkatinizi çekmiştir.
56. maddede sözü edilen “kelebek kravat”, bildiğimiz “papyon”dur ve Türkçe’ye pek riayet etmeyen ama uluslararası giyim protokolünü dikkate alan içtüzük, papyonun beyaz olması şartını getirmiştir.
ELHÂÂÂK YAKIŞMIŞTI AMA...
Deniz Bey Meclis’in açılışını içtüzük gereği frak giyip beyaz papyon takarak yaptı.
Hemen söyleyeyim: Frak, Deniz Bey’e elhâk gayet yakışmıştı!
Basınımız açılıştan günler önce frağı diline doladı, “Maliyeti şu kadar bin lira” diye başladı, “Milletvekili aylığından bile pahalı” meselesine getirip magazinleştirdi ama Deniz Bey başkanlık kürsüsüne çıkınca o kadar yazılıp çizilen frak, mrak hepsi unutuldu!
Dikkatle bakınca kravat gibi bağlanması gereken papyonun bağlanmamış, hazır olduğunu farkettim. Deniz Bey’e önceden dikilmiş, yani hazır bir papyon vermişlerdi, papyonun yakanın yan taraflarından enseye uzanan kısmının ucunda büyük ihtimalle kopça yahut ona benzer birşey vardı ve kopçalayıvermişlerdi.
Ama şıklık “hazır” değil, “bağlama” papyon gerektirirdi, üstelik gündüz takılan papyonun kenarlarının da yuvarlak değil köşeli olması lâzımdı!
Bizde bazı çevreler papyona karşı her nedense tuhaf bir antipati hissederlerse de “kelebek kravat”, yani “papyon”, erkek için hoş ve zarif bir aksesuvardır.
Ancaaak....
Şık bir erkek hazır papyon kullanmaz, kravatını nasıl bağlıyorsa papyonunu da öyle bağlar. Üstelik papyon bağlamak zor değildir, öğrenip bir-iki denemeden sonra rahatça bağlayıp çözebilirsiniz...
O FOTOĞRAFLARA İNANMAYIN
Hani sosyete dergilerinde rengârenk smokinler giymiş bazı beylerin yakalarından aşağıya sarkan çözülmüş papyonlarla fotoğrafları çıkar ya...
O çözülmüş papyonlar, sadece bir hava atma vasıtasıdır! Papyonu yakasından ip gibi sarkıtan beyefendilerin çoğu onu bağlamayı bilmezler ama “Bağlamıştım, sonra çözdüm” mesajını vermek için öyle poz verirler!
İlk ve ortaokul senelerinde kravat mecburiyeti bulunan okullara gitmiş yaşıtlarım hatırlayacaklardır: Kravat bağlamayı beceremeyen bazı arkadaşlarımız hazır, yani dikilmiş ve arka tarafı lâstikli kravatlar takarlardı... Bu kalıp gibi kravatlara “otomatik” derdik, en büyük eğlencelerimizden biri arkadaşın yakasındaki kravatın ucunu âniden aşağıya, göbek hizasına kadar çekip bırakmak ve bunu yaparken “Zınnnnkkk!” diye bağırmaktı! Uzayan lâstik bıraktığımız anda kravatı yukarıya atar, düğüm bir “trrrak!” sesi ile yakaya yerleşir ve arkadaşımız da hemen kafamıza birşeyler fırlatırdı!
Bugün kravatını çıkardıktan sonra çözmeyen ve daha sonra yeniden takanlar, gençlik senelerinde bu lâstikli kravatları kullandıklarını zaten saklamazlar...
Lâstikli yahut kopçalı hazır papyonlar, işte bu lâstikli kravatlar gibidir ve Meclis’in başkanlık kürsüsünde olmaması gerekir!
Meclis’in şu anda “geçici” başkanı Deniz Bey “kalıcı” olduğu, yani Meclis Başkanı seçildiği takdirde herhalde artık böyle kopçalı yahut lâstikli hazır papyonlar değil, bizzat bağlayıp çözeceği “gerçek” papyonlar kullanacaktır!
MECLİS, geçen salı günü artık en yaşlı üye
olan Deniz Baykal’ın başkanlığında açıldı ve
yemin töreni yapıldı.
Meclis Başkanı’nın geçici olsa bile Meclis’i
frak giyerek idare etmesi, içtüzük hükmüdür.
İçtüzüğün 56. maddesinde “Başkanlık
kürsüsünde Başkan, beyaz kelebek kıravat ve
siyah yelek üstüne siyah fırak giyer. Görevli
kâtip üyeler de, koyu renk elbise giyerler” diye
yazılıdır.
Maddenin Türkçesi’nin bozuk olduğu,
ilk cümlenin “Başkan, başkanlık kürsüsünde
...” diye başlaması gerektiği halde “Başkanlık
kürsüsünde Başkan...” dendiği ve kravattan
“takmak” yerine “giymek” fiili ile bahsedildiği
herhalde dikkatinizi çekmiştir.
56. maddede sözü edilen “kelebek kravat”,
bildiğimiz “papyon”dur ve Türkçe’ye pek riayet
etmeyen ama uluslararası giyim protokolünü
dikkate alan içtüzük, papyonun beyaz olması
şartını getirmiştir.
ELHÂÂÂK YAKIŞMIŞTI AMA...
Deniz Bey Meclis’in açılışını içtüzük gereği
frak giyip beyaz papyon takarak yaptı.
Hemen söyleyeyim: Frak, Deniz Bey’e elhâk
gayet yakışmıştı!
Basınımız açılıştan günler önce frağı diline
doladı, “Maliyeti şu kadar bin lira” diye başladı,
“Milletvekili aylığından bile pahalı” meselesine
getirip magazinleştirdi ama Deniz Bey
başkanlık kürsüsüne çıkınca o kadar yazılıp
çizilen frak, mrak hepsi unutuldu!
Deniz Baykal
kürsüde hakikaten
şıktı ama
büründüğü protokol
giysisinde olmaması,
yapılmaması
gereken bir hata
vardı: Papyonu!
Dikkatle bakınca
kravat gibi bağlanması
gereken
papyonun bağlanmamış,
hazır olduğunu
farkettim.
Deniz Bey’e önceden
dikilmiş, yani
hazır bir papyon vermişlerdi, papyonun yakanın
yan taraflarından enseye uzanan kısmının
ucunda büyük ihtimalle kopça yahut ona benzer
birşey vardı ve kopçalayıvermişlerdi.
Ama şıklık “hazır” değil, “bağlama” papyon
gerektirirdi, üstelik gündüz takılan papyonun
kenarlarının da yuvarlak değil köşeli olması
lâzımdı!
Bizde bazı çevreler papyona karşı her
nedense tuhaf bir antipati hissederlerse de
“kelebek kravat”, yani “papyon”, erkek için
hoş ve zarif bir aksesuvardır.
Ancaaak....
Şık bir erkek hazır papyon kullanmaz,
kravatını nasıl bağlıyorsa papyonunu da öyle
bağlar. Üstelik papyon bağlamak zor değildir,
öğrenip bir-iki denemeden sonra rahatça
bağlayıp çözebilirsiniz...
O FOTOĞRAFLARA İNANMAYIN
Hani sosyete dergilerinde rengârenk
smokinler giymiş bazı beylerin yakalarından
aşağıya sarkan çözülmüş papyonlarla
fotoğrafları çıkar ya...
O çözülmüş papyonlar, sadece bir hava
atma vasıtasıdır! Papyonu yakasından ip gibi
sarkıtan beyefendilerin çoğu onu bağlamayı
bilmezler ama “Bağlamıştım, sonra çözdüm”
mesajını vermek için öyle poz verirler!
İlk ve ortaokul senelerinde kravat mecburiyeti
bulunan okullara gitmiş yaşıtlarım hatırlayacaklardır:
Kravat bağlamayı beceremeyen
bazı arkadaşlarımız hazır, yani dikilmiş ve arka
tarafı lâstikli kravatlar takarlardı... Bu kalıp gibi
kravatlara “otomatik” derdik, en büyük eğlencelerimizden
biri arkadaşın yakasındaki kravatın
ucunu âniden aşağıya, göbek hizasına
kadar çekip bırakmak ve bunu yaparken “Zınnnnkkk!”
diye bağırmaktı! Uzayan lâstik bıraktığımız
anda kravatı yukarıya atar, düğüm bir
“trrrak!” sesi ile yakaya yerleşir ve arkadaşımız
da hemen kafamıza birşeyler fırlatırdı!
Bugün kravatını çıkardıktan sonra çözmeyen
ve daha sonra yeniden takanlar, gençlik
senelerinde bu lâstikli kravatları kullandıklarını
zaten saklamazlar...
Lâstikli yahut kopçalı hazır papyonlar, işte
bu lâstikli kravatlar gibidir ve Meclis’in başkanlık
kürsüsünde olmaması gerekir!
Meclis’in şu anda “geçici” başkanı Deniz
Bey “kalıcı” olduğu, yani Meclis Başkanı seçildiği
takdirde herhalde artık böyle kopçalı yahut
lâstikli hazır papyonlar değil, bizzat bağlayıp
çözeceği “gerçek” papyonlar kullanacaktır