Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Basın kartı yönetmeliği değişmiş... Bundan böyle basından sorumlu başbakan yardımcısı ile Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü “sürekli” basın kartı alabilecek, yani makamlarından ayrılsalar bile kartı hayat boyu taşıyabilecekler; Anadolu Ajansı ile TRT’de çalışan ama gazetecilikle alâkası bulunmayanlara da basın kartı verilebilecekmiş...

        Basın kartı neye mi yarar?

        Hiçbir şeye!

        Eskiden yarardı, hem de çok işe yarardı. Şehiriçi otobüs, tren ve vapur bedava idi; uçakta yüzde elli, telefonda da yüzde altmış tenzilât vardı, telefonların otomatik olmadığı günlerde şehirlerarası aramalarda santral “basın telefonu”na öncelik verirdi, basın kartı sahibi gazetecinin pasaportunda “gazeteci” yazardı ve vizede kolaylık sağlardı, vesaire...

        Ama bu ayrıcalıklar gazetecinin kara kaşı, kara gözü için verilmemişti; 27 Mayıs darbesinden sonra askerin o devrin patronlarına jesti, daha doğrusu âtıfeti idi!

        “Medya” ve “tower” öncesi günlerde gazetecinin canı istediğinde uçağa atlayıp bir tarafa gidebilmesi yahut telefonla başka şehirdeki yakınını arayıp şakır şakır, saatlerce konuşabilmesi ne mümkün? İflâs eder, batar, zaten getiremediği ay sonu hiç gelmezdi. Karta uygulanan tenzilât müesseseye yarar, meselâ muhabir uçakla işe gönderildiğinde şirket bilete daha az para öder, her dakika açılan telefonların faturası da düşük olurdu.

        Ayrıcalıklar, Turgut Özal’ın iktidar senelerinde kademeli olarak kaldırıldı, basın kartı şimdi sadece belediyenin toplu taşımacılığında geçiyor.

        SARI KART HAYÂLİ

        Lise günlerimden itibaren gazetelerde çalıştığım için, bekleme süremi yirmili yaşlarımda tamamlayıp basın kartı aldım. Yirmi küsur sene taşıdım, senelerden bu yana da “sürekli kart”ım var, ama sadece var, cüzdanımda durur ve galiba hiç kullanmadım!

        70’lerde her genç gazetecinin hayâli “sarı kart” denen basın kartına sahip olabilmekti.

        O büyük gün nihayet geldi... Kartımı eve göndermişlerdi, hemen çıkıp Teşvikiye’den otobüse bindim, kartı şoförün gözüne sokarcasına uzattım ama adamcağız oralı bile olmadı. “Galiba yorgun, anlamadı” diye düşünüp iki durak sonra indim, Taksim’e kadar tam üç otobüs değiştirdim fakat nafile! Şoförlerden tık yoktu!

        Ne beklediğimi kendim de bilmiyordum ama artık basın kartım vardı ya, mutlaka bir şeyler olmalıydı!

        Taksim’den troleybüs ile Tünel’e geçtim, Tünel’e binip Karaköy’e indim ve hep aynı hayal kırıklığını yaşadım; şoförler, kontrolörler başlarını çevirip bakmadılar bile...

        Kartımın safâsını sürecek tek bir vasıta kalmıştı: Vapur! “İETT basın kartının farkında değil ama Şehir Hatları mutlaka biliyordur, bâri vapurla Kadıköy’e geçeyim” dedim, gıcır gıcır ve sapsarı kartımı turnikedeki görevlinin yine gözüne sokarcasına uzattım ama bakmak ne demek, adam arkasına dönüp oradakilere birşeyler söyledi...

        Gözümde artık ne basın kartı, ne otobüs, ne de vapur vardı. Kadıköy’e gitmekten de vazgeçip eve döndüm, ama bu defa otobüsle değil, dolmuşla!

        Aynı görgüsüzlüğü yeni kart sahibi birçok arkadaşımın da yaptığını, otobüs üstüne otobüs değiştirdiklerini ama onların da adam yerine konmadıklarını sonradan öğrendim.

        AVANTADA GÖZÜM YOK!

        Basın kartı yönetmeliğinde yapılan son değişikliğin ardından meslekî cemiyetler, sendikalar, kuruluşlar, kendi başlarına gazetecileri yargılamaya kalkıp “hâkim amca” oyunu oynamaya meraklı konseyler, monseyler, vesaireler şimdi veryansın edip konuyu başka boyutlara getirecekler ama asıl önemli iki husus hiç hatırlanmayacak: Kartın değersizleşmesindeki büyük sorumluluğun basın kuruluşlarında olduğu; çoluğu, çocuğu, eşi-dostu kart sahibi yapabilmek için yönetmeliklerin senelerce gözardı edildiği ve daha önemlisi, bir zamanlar nüfus kâğıdı yerine geçen basın kartının şimdi hiçbir hükmünün kalmadığı!

        35 seneden fazla zamandır basın kartı taşıyorum, tenzilât, ayrıcalık, hava, vesairede gözüm yok, tek arzum kartın eskiden olduğu gibi nüfus kâğıdı yerine geçmesi, yani basın kartının bu güzel ve zevkli mesleğin yeniden prestij vesikası olabilmesi!

        Bunun olabilmesi de gayet kolay, başbakanlığın çıkartacağı iki maddelik bir genelgeye bakıyor!

        Diğer Yazılar