Ara ağabey, idrak zaafı ve beyin felci
İKİ günden buyana kin ile nefretin sebep olduğu son derece tehlikeli ve üstelik edepsiz bir kutuplaşma ile karşı karşıyayız: Birileri, Ara Güler’i akılları sıra linç etmeye çalışıyor!
Sebep mi? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki evine gidip ailesi ile fotoğraflarını çekmesi...
Vay efendim nasıl gidermiş, bunu niçin yapmışmış, bu yaşta böyle bir iş etmesine ne lüzum varmış, yetmiş seneye yaklaşan kariyerini bir anda silip götürmüşmüş, vesaire...
Sosyal medyada gevelenenlere bakarsanız Ara Güler sanki elini masumların kanına bulamış, zalim bir terör örgütü kurmuş yahut memleketin başına belâ açacak işlere kalkışmış zannedersiniz!
Kabahati, Cumhurbaşkanı’nın fotoğraflarını çekmiş olması, yani öyle darbe vesaire ile geldikten sonra en tepeye yerleşmiş bir ihtilâlcinin falan değil, halkın oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın fotoğraflarını çekmiş olması... Ara Güler’i geçen cuma sabahına kadar “Ustaaaa! Aaaah ustaaaa!” diye hayranlık krizleri içerisinde yüceltenlerin bir anda tornistan edip ağızlarına geleni söylemelerinin sebebi de bu!
HANİ DÜNE KADAR ÇOK İYİ İDİ?
Türkiye’nin fotoğrafçılıktan öte, geçmişinin en ayrıntılı görüntülerini geleceğe nakledenlerin başında gelen bu büyük sanatçıya veryansın edenler kervanına onu daha düne kadar yere-göğe koyamayıp nasıl önemli bir isim olduğundan her vesile ile bahseden bir gazete de katıldı: Dün, birinci sayfalarından “Ara da bulasın” diye akıllarınca dalga geçiyorlardı!
İdeolojilerin ve farklı düşüncelerin Türkiye’yi nasıl bir kin ve nefret iklimine sürüklediğinin acaba farkında mısınız? Yaşanan ve hemen herşeye hâkim olan bu karşılıklı nefret aklı artık öylesine bir zaafa uğratıp idraki de silip götürüyor ki, ortada mantık diye bir şey bırakmıyor!
BELGESELE BEDEL FOTOĞRAF
Ortalığı sadece “Benden isen ne âlâ, değilsen canın çıksın” düşüncesinin bürümesi 12 Mart yahut 12 Eylül öncesindeki didişmelerden daha tehlikelidir. Buna artık herşeye hâkim olan ideolojik bakışı, hiçbir şekilde ve asla okumamayı, sadece kulaktan dolma yalan-yanlış bilgi ile yetinmeyi ve üstüne üstlük “sosyal medya” denen tatmin vasıtasını da ilâve ederseniz, nasıl bir zihniyet çöküşü altında kaldığımızı daha net şekilde anlarsınız!
Bu köşede, Ara ağabeyin Edirne’deki Eski Cami’de 1950’li senelerde çektiği ve Türk fotoğrafçılığının sembollerinden olan bir fotoğrafını görüyorsunuz: Duvarda asırlar öncesinden kalma bir “Allah” yazısı ve kadınlarımız!
Şimdi beynini sadece nefret ile doldurmuş birkaç zavallı çıkıyor, bu güruha doksan küsur senelik bir gazete de şevkle ama düşüncesizce katılıyor ve bundan birkaç gün öncesine kadar zevk duyularak seyredilen ve fotoğrafları fotoğraftan da öte “eser” olan Ara Güler’e lâf ediyorlar!
Ara ağabey, hakkındaki bu gevelemeleri okuyup şimdi nasıl gülüyor ve o sözlerin sahiplerine ağız dolusu ama keyifle nasıl küfrediyordur, kimbilir...
Tarihlerde yazılıdır:
Enver Paşa, Balkan Devletleri’nin ilk Balkan Savaşı’ndan sonra Osmanlı’dan ele geçirdikleri toprakları paylaşamayıp birbirlerine girmelerinden istifade ederek 22 Temmuz’da Edirne’ye girer ama partizanlık milleti öylesine bölmüştür ki, muhalifleri “Edirne Enver tarafından kurtarılacağına Bulgar’da kalsın, daha iyi” demeye başlar... O zamanın Edirnesi hakkındaki bu düşünceler ile bir kesimin şimdi Ara Güler hakkında ettiği lâflar arasında hiçbir fark yoktur, ortada sadece nefret yüzünden felce uğramış beyinler vardır, o kadar...