Tepemize inmek üzere olan füzeleri unuttuk ve yıldızlara daldık!
Sovyetler 1 Mayıs 1960’ta hava sahalarını ihlâl eden bir Amerikan U-2 casus uçağını düşürdüler ve pilot Francis Gary Powers, sağ olarak Sovyetler’in eline geçti...
Olayla ilgili açıklamayı 3 Mayıs’ta Sovyet lideri Nikita Kruşçev yaptı, oldukça sert ifadeler kullandı ve gerektiği takdirde Amerikan casus uçaklarının kalktığı havaalanlarını füzelerle dümdüz edeceklerini söyledi!
Kruşçev’in bu tehdidi, iki memleketi çok yakından alâkadar ediyordu: Türkiye’yi ve Pakistan’ı... Zira, düşürülen uçak 28 Nisan’da Adana’daki İncirlik Üssü’nden kalkıp Pakistan’ın Peşaver şehrindeki bir başka Amerikan üssüne inmiş; 1 Mayıs sabahı da Norveç’e gitmek üzere Peşaver’den havalanmış, uçuş sırasında Sovyet hava sahasından geçmiş ve rotası üzerindeki Sovyet askerî tesislerinin fotoğraflarını çektiği sırada düşürülmüştü...
Amerikalılar, Sovyet liderinin iddiasını ânında yalanlamaya çalışıp uçağın casusluk faaliyetleri ile alâkasının bulunmadığını, sadece meteorolojik araştırmalar yaptığını söylediler ama Kruşçev 7 Mayıs’ta tekrar ateş püskürdü, uçağın pilotunun sağ olduğunu, ellerinde bulunduğunu ve casusluk uçuşunu itiraf ettiğini duyurdu!
Bütün bunların ardından Amerika ile beraber casus uçağının topraklarını kullanmasına izin vermiş olan Türkiye de sıkıntıya girdi. Ankara’dan yapılan açıklamalarda uçağın Pakistan’dan havalanmasından sonra düşürüldüğü ve dolayısı ile Türkiye’nin krizden sorumlu tutulamayacağı iddia ediliyordu ama Sovyetler “Bu uçak ilk önce sizin topraklarınızdan kalktı” diyor ve Türkiye’yi de suçluyorlardı!
KÖPRÜDE YAPILAN TAKAS
Soğuk Savaş döneminin en önemli krizlerinden olan U-2 meselesi Amerikalılar’ın geri adım atmaları ile neticelendi ve zamanın Amerikan Başkanı Dwight Eisenhower, Mayıs sonunda U-2’lerin casus uçuşlarını durdurdu.
Sovyetler ise, yakaladıkları propaganda fırsatını sonuna kadar kullandılar. U-2’nin enkazı Moskova’da müzeye yerleştirildi, uçağın pilotu Francis Gary Powers casusluk suçlaması ile mahkemeye çıkartıldı, elinden önce bir itirafname alındı, üç sene hapis ile yedi yıl ağır çalışmaya mahkûm edildi ve Moskova’ya 100 kilometre mesafedeki Vladimir şehrindeki bir hapishaneye kondu.
Powers burada iki seneye yakın kaldı ve 1962 Nisan’ında Amerikalılar’ın elinde bulunan Sovyet casusu Rudolf Abel ile Berlin’deki Glienicke Köprüsü’nde takas edildi.
Sovyet Haberalma Teşkilâtı KGB’de albay rütbesine yükselmiş olan Abel, Amerika’da uzun seneler başka bir isim altında yaşamış ve 1957’de yakalanmıştı.
U-2’nin Abel ile takas edilen pilotu Powers, Amerika’da “Sovyetler’in eline geçmesinin ardından intihar etmediği” için gayet soğuk karşılandı. Abel 1971’de Moskova’da akciğer kanserinden, Powers da 1977’de Kaliforniya’da bir helikopter kazasında öldüler.
UTANMASALAR KILIÇ ÇEKECEKLER
Powers ile Abel’in macerasını durup dururken yazmadım, sebebi var:
Steven Spielberg, Abel’in Amerika’daki yargılanmasını bu sene film yaptı, Abel’in rolünü Mark Rylance’a verdi, casusun avukatını da Tom Hanks oynadı.
“Bridge of Spies”, yani “Casuslar Köprüsü” isimli film şimdi Türkiye’de de gösterimde...
Hanks’in avukat rolünü nasıl mükemmel şekilde yerine getirdiği dünyanın dört bir tarafında anlatılıp yazılıyor ama bizde tıs yok! Filmden sadece bir-iki köşe yazarı bahsetti, o kadar!
Buna mukabil, varsa-yoksa Yıldız Savaşları! Güç uyanıyormuş, hem de aman ne mükemmel bir uyanma imiş, hele o ellerindeki ateşler saçan kılıçlar nasıl da muhteşemmiş! Oooof of of! Hele o çekimler!
Bir tarafta pek de eski olmayan bir tarihte Türkiye’nin Sovyet füzelerinin hedefi olmasına ramak kalmış olan bir hadisenin hikâyesi, diğer tarafta da tanıtım ve tüketim şâheseri hâline getirilen ve koskoca adamların bile defalarca seyretmeye doyamadıkları bir çocuk filmi...
Yaşını-başını almış adamlar çocuklarından ve torunlarından utanmasalar filmdeki ışın kılıçlarından kapacak, sokaklara fırlayıp güçlerini uyandıracaklar!