Dertler 60 sene önce de aynı imiş: Ruslar, Suriye'de cirit atıyorlarmış
1950’li senelerin ortalarında, Demokrat Parti zamanında İran’a işbirliği yapmak maksadıyla hazırlanan bir istihbarat raporunda Ruslar’ın, daha doğrusu o zamanın Sovyetleri’nin Suriye ile Irak’taki faaliyetleri anlatılıyor ve sekiz maddelik bir tedbirler paketi öneriliyor... Raporda, Sovyetler’in yetiştirdikleri kişileri Suriye’ye gizlice nasıl gönderdikleri de sözkonusu ediliyor.
Suriye’de senelerdir mevcut olan Rus askerî varlığının birkaç aydan buyana bambaşka boyut alması ve Ruslar’ın silâhlı müdahaleye girişmeleri ile herşey daha da karmaşık hâle geldi...
Daha önce de bahsetmiştim: Demokrat Parti döneminde uzun seneler resmî görevlerde ve çok önemli bir bakanlıkta bulunmuş olan rahmetli bir devlet adamının torunları, büyükbabalarının kendilerinde bulunan arşivini birkaç sene önce bana vermişlerdi.
Bu arşivde, 1950’ler ve 60’lar Türkiye’sinin artık tarih kitaplarına intikal etmiş olan bazı iç ve dış güvenlik meseleleri ile Kürtçülük faaliyetleri ve sol hareketler hakkında ayrıntılı bilgiler ve raporlar vardı.
Bu raporlardan biri, Suriye’de 1950’li senelerdeki Rus varlığı ve Ruslar’ın Kürt kartını oynayarak bölgede hâkimiyet kurma çabaları ile ilgili.
Büyükbabalarının evrakını bana veren aileden isimlerinden bahsetme konusunda izin almamış olduğum için, belgelerin asıl sahibi olan devlet adamının ismini burada vermeyecek, ailesine teşekkürlerimi tekrarlamakla yetineceğim.
Raporda, Ruslar’ın Suriyeli ve Iraklı grupları, özellikle de Molla Mustafa Barzani’ye bağlı Kürtler’i nasıl kullandıkları ve yetiştirdikleri kişileri bölgeye hangi yollarla gönderdikleri konusunda ayrıntılı bilgiler yeralırken bu grupların İran ile bağlantıları da anlatılıyor.
RUSLAR HERYERDE
Aşağıda, Ruslar’ın Suriye’de at oynatmalarının işleri birbirine sokup içinden çıkılmaz hâle getirmelerinin öncü faaliyetleri olan 1950’li senelerdeki faaliyetlerinin sözkonusu edildiği raporun bazı bölümlerini veriyorum:
“...Sovyet Rusya’da bulunan ve muntazam İran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürtleri arasına sızan şübheli İranlı unsurlar ile Barzaniler’in takip ettikleri yolu, ...aşağıda arzediyorum:
1. Bu unsurların esas yolu Badkube’den ve Ermenistan’dan Aras Nehri’ne erişir. Sovyet makamlarının emri ile vazifelendirilen bu unsurlar yukarda arzedilen memleketlere ulaşır ve işlerini bitirince ya Suriye’den veya geldikleri yoldan Sovyet Rusya’ya dönerler.
2. Bunlar nehir kıyısında yelkenli Rus kayıkları ile İran topraklarına geceleyin girerler. Ellerindeki İranlı hüviyet varakalarından (kimlik belgelerinden) ve mahallî Kürtçeyi bilmelerinden istifade ederek halkın giydiği elbise ile gözlerine kestirdikleri mıntıkalara hareket ederek propagandaya ve emir vermeye koyulurlar.
3. Bu unsurlar, kışın Aras Nehri’nin karşısında, yedi nesilden beri Ömer Hâlid Celâlî ve Reşid Sakan himayesinde yaşıyan Celâlî Sakan aşiretlerinin sıcak havalisine girerek beraberlerinde getirdikleri para, silâh ve dürbün gibi müteaddid (çeşitli) eşya mukabilinde oraya yerleşirler ve oradan, yukarıda zikredilen aşiretlerin sükunet mahalli olan Ararat Dağları yanından Türkiye’ye ve keza İran yolu ile Dadkanlu ve Şakkak-Haraki aşiretleri mıntıkasından Irak ve Suriye topraklarına yayılırlar.
4. Merkezleri Badkube (Baku) olan bu unsurlar ve bütün Barzaniler’den yirmiden otuz nefere kadarı, 1326 Şemsî (1947 Milâdî) senesinden itibaren hicret ettikleri Rusya’da Kızıl Ordu’da hizmete girmişler ve hava pilotu, paraşütçü, topçu, tank, mayın atma gibi askerî malûmatı edinmişler ve akrabaları Sovyet Rusya’da muhtelif makamlara irişen Molla Mustafa’ya, üç sene evvel “general” rütbesi tevcih olunmuşdur (verilmiştir).
5. Bu adamlara yukarıda zikredilen memleketlere muvasalatlarında (varışlarında) üç Kürt arasında, Kürtçe veya Türkçe konuşan bir Sovyet zabiti bulunur ve onlar bu subayın emirlerini yerine getirirler.
6. Bunların esas hedeflerine uygun olarak Molla Mustafa, 1929 senesinde Irak’ta isyan ederek: “Holva”, yani “Ümid” isimli bir hizib (komite) kurdu.
İRANLILAR İDAM ETMİŞLER
Sovyetler’in teşebbüsü neticesinde, Suriye’nin komünistler tarafına çekilmesi ile, 1950 Haziran ayında Molla Mustafa, İran hududundan kendi nüfuz mıntıkası (bölgesi) olan Irak’a ve oradan Suriye topraklarına geçerek orada Atatürk zamanında, Türkiye’den kaçak Kürtler’in başları ve zabitleri ile görüşerek bir merkez kurdu. Bu karargâh, Türk, Irak ve İran aşiretlerinin reisleri ile daimî bir irtibat halinde idi. Molla Mustafa bundan sonra Holir şehrinde bir ikinci ve Süleymaniye şehrinde de bir üçüncü karargâh kurdu.
Molla Mustafa, Sovyet Rusya’ya müracaatından sonra kendisini temsil için biraderi Şeyh Süleyman ile Salih İsmail’i ve oğlu Şeyh Halid’i bıraktı.
Bu adamlar, Bakü yolu ile, geçen Mehr ayında (Eylül ile Ekim arasında) Suriye’ye geçerek propagandayı ve Kürtler arasında lüzumlu faaliyeti ifaya koyuldular.
Bütün bunlara ilâveten, Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin teşkilini takiben (kurulmasının ardından) verilen bir emir üzerine bir “Kürtler İttihadı” teşkiline karar verildi.
Ve bu itibarla, gidip gelmeler çoğalmış olup “Hür Kürdistan teşkil edilmeli ve müttehid (birlik) olmalıdır ve her memlekette Kürtçe bilenler bulunmalıdır” imanı altında, Kürt lisanında basılan beyannamelerle bu arzu kuvvet peyda etmiş ve birkaç aydan beri bu beyannamelerin ihtiva ettiği düstur (kurallar) filiyata inkilâb etmiş (uygulamaya geçmiş) bulunmaktadır.
7. Sovyet Rusya’da bulunan Barzani Aşiretleri’nden maada (başka), 1323 senesinde (1944’te) takriben iki bin Ermeni ailesi Tebriz, Rızaiye, Meraga, Tahran ve İsfahan’dan, Sovyet Ermenistanı’na muhaceret etmişler ve bunlar İran ve Türkiye topraklarına girerek komünist propagandasına koyulmuşlardır.
8. Sovyet askerlerinin İran’ı işgal zamanına tesadüf eden 1324’te (1945’te) bir miktar Kürt gençleri, Kürdistan’ın kukla hükümeti Komule’nin başkanı Kadı Mohammed’den (bu haîn bilâhare İran Devleti tarafından idam edilmiştir) aldıkları emir üzerine, Sovyet Rusya’ya tahsil bahanesi altında gitmişler ve tahsillerini itmam ederek (tamamlayarak) mütemadiyen İran ile Sovyet Rusya arasında seyahat etmektedirler. Bunlardan bazıları, Suriye’nin Kürdistan karargâhında propaganda âzâsı olarak icra-yı faaliyet etmektedir.
Alınan haberlere göre, Molla Mustafa’nın muhaceretinden sonra Irak’tan menfâya (sürgüne) gönderilen Barzanî mensuplarının hepsi, 1331 senesinde (1952’de) yine kendi mıntıkalarına dönmüşler ve yalnız Molla Mustafa’nın ağabeysi Şeyh Ahmed menfâda (sürgünde) muhafaza edilmişdir. Bu adam, Kerkük ile Musul arasında kain (bulunan) küçük Bakube şehrinde, Emniyet nezareti altında bulundurulmaktadır.
FÜZELER O ZAMAN DA TEHDİT
9. Şimdilik ilişik krokide görüldüğü gibi, şimalden (kuzeyden) Türkiye, cenuptan (güneyden) Irak, şarktan (doğudan) İran ve magripten (batıdan) Suriye topraklarına bağlanan Barzan mıntıkası çok arızalı ve dağlık bir arazi teşkil ettiğinden, Aras nehri yolu esas faaliyet merkezini teşkil etmektedir. Bu unsurlar, Makû, Siyah Çeşme, Karaghî, Kotur, Kuzereç, Mâvende, Aşnuye yolu ile İran topraklarına girerek, Barzan mıntıkasına ulaşmakta ve esas faaliyet merkezlerini orada kurmaktadırlar. Bu adamlar aldıkları propaganda emirlerini İran, Irak ve Türkiye Kürtleri arasına yaydıktan sonra geri dönmektedirler.
Ele geçen malûmata göre bu propagandacılardan bazıları, doğrudan doğruya Türkiye Kürtleri arasına sızmakda veya, Celalî, Sakan, Dudkanlu ve Şekkak-Harekî aşiretlerinden rehberler edinerek bu aşiretler vasıtası ile komşu memleketlere tanıtılmaktadırlar.
Son haberler:
İran ordularının birinin tümenlerinin merkezi olan Hane Köyü, en mühim bir hava meydanını ihtiva etdiğinden, Sovyetler, Amerikalılar’ın burada veya yeni kurulan taburun merkezi olan Celdiyan Köyü’nde füze tesisleri kuracaklarını tahmin etmektedirler.
Füzelerin bulunması, Kürtler mıntıkasında Sovyetler’i daha büyük faaliyet göstermeğe sevketmişdir. Barzan mıntıkası ise bu mahalde bulunmaktadır.
Şimdilik, Irak’taki Barzan aşiretlerinin başkanlığı Molla Mustafa’nın amcazadesi Mehmed ismi ile meşhur Mehmed Serge-Sur uhdesinde (üzerinde) bulunmaktadır”.
BU DA, 1950’Lİ SENELERDE HAZIRLANMIŞ TEDBİRLER PAKETİ
Demokrat Parti döneminde hazırlanan ve Sovyetler’in Ortadoğu’daki faaliyetlerinin sözkonusu edildiği raporun sonunda “Aşağıdaki tedbirler âcilen ele alınması lâzım gelen neviden (çeşitten) hususlardır” başlığı altında bu defa Kürtçülük faaliyetleri konusunda Türkiye’nin İran ile müştereken almaları gereken tedbirler sıralanıyor:
Raporun sekiz maddelik “tedbirler” kısmında, şöyle deniyor:
“1. Şark bölgesindeki istihbarat faaliyeti ve ajanlama işinin takviyesi ve bu bakımdan daha büyük maddî fedakârlıklara katlanılması lâzımdır.
2. İstanbul’daki gençlik esaslı bir kadro ile ve ajanlarla hepsinden önce de bazı Türkçü liderlerle murakabe edilmeli (.....) ve kılavuzlanmalıdır.
3. Türk ve Kürt kültürü arasındaki fark görünmez şekle sokulmalı ve onların tertip ettiği Şark Geceleri folklor ve kültür gayretleri maarif ve kültür sistemimize göre ele alınıp ve Türk kültürüne temsil edilmelerine çalışılmalıdır.
4. Yeni teknik imkânlarımızdan faydalanarak, neşriyat yapan üç dış radyonun dinlenilmesine mâni olunmalıdır.
5. Posta sansürü Kürt muhaberat ve neşriyatına karşı daha geniş ölçüde işletilmelidir.
6. Bunlarla mütenasip (uygun) olarak politik müdahale ve karıştırmalar da tertip olunabilir.
7. İran’la bu sahadaki teşriki mesâînin (işbirliğinin) takviyesi lâzımdır.
8. Irak Devleti, Kürtçülükle mücadeleye ikna olunmalıdır”.