Londra'da satın alınan Genç Osman tablosu Türkiye'ye getirildi
Londra’daki meşhur müzayede şirketi Sotheby’nin geçen 20 Nisan’daki mezatında bugüne kadar bilinmeyen ve tarihimiz için son derece önemli olan bir tablo satışa çıkartılmıştı: “Genç Osman” diye bilinen İkinci Osman’ın 26 Şubat 1618’de tahta çıkışını gösteren yağlıboya bir tablo...
127’ye 107.5 santim eb’adındaki tablo, Avusturya İmparatorluğu’nun o sırada İstanbul’da bulunan ve cülûs törenini izlemesine izin verilen elçisi Baron Hans Mollard von Reinek’in maiyetinde olan ama ismi bilinmeyen bir ressama aitti. Törene büyükelçi ile beraber katılan ressam, töreni eserine aynen yansıtmıştı ve elimizde cülûs merasimini bu şekilde nakleden başka bir tablo yoktu.
Müzayededen hemen önce bu köşede “Bu tablo satın alınmalı, Türkiye’ye getirilip Topkapı’ya konmalıdır!” diye yazmıştım.
2 MİLYON 200 BİN VE SİGORTA
Kültür Bakanlığı müzayedeye girdi, arttırmaya 200 bin sterlin (810 bin lira) başlangıç fiyatı ile konan tabloyu 430 bin sterline satın aldı ve tam adı “Genç Osman’ın Cülûsu” olan tablo için Sotheby’ye vergisi ile beraber yaklaşık 540 bin sterlin (2 milyon 200 bin lira) ödendi.
Tablonun Türkiye’ye getirilmesi için gerekli muamelenin tamamlanması iki aya yakın sürdü. Ödenmesi gereken meblâğın hangi kalemden çıkacağının belirlenmesi paranın transferi bir ay kadar zaman aldı, ardından da sigorta ile nakliye meselesi halledildi. Muameleler nihayet tamamlandı, “Genç Osman’ın Cülûsu” tablosu geçen Pazartesi gecesi Türkiye’ye geldi ve havaalanından Topkapı Sarayı’na götürüldü.
Tablo, önümüzdeki günlerden itibaren büyük ihtimalle sarayın daimî teşhir salonlarından olan “Padişah Portreleri Seksiyonu”nda, Genç Osman’ın bir başka tablosunun yanına konacak ve burada sergilenecek.
“Genç Osman’ın Cülûsu” tablosunun sergilenmesinden önce mutlaka yapılması gereken iş, tarihimiz bakımından büyük önem taşıyan tablonun tanıtımıdır ve Kültür Bakanlığı bu ihtiyacı düşünüp gerekeni herhalde yerine getirecektir.
Yeri gelmişken söyleyeyim: Topkapı’yı bugün gayet uyumlu çalışan bir ikili, Saray Başkanı Prof. Dr. Mustafa Küçükaşçı ile Müdür Vekili Ayşe Erdoğdu idare ediyor... Ayşe Hanım’ın seneler boyunca edindiği tecrübe ve Prof. Küçükaşçı’nın konuya akademik hâkimiyeti ile ortaya gayet güzel işler çıkıyor...
Bir örnek: Türkiye’de düzenlenen hat sergilerinin değişmez bir derdi vardır, sergi katalogları dünya kadar hatâ ile doludur. “Uzman” ve “danışman”lar hattatın satırlarını hep yanlış okur; hele metin âyet yahut hadis, yani Arapça ise yeni yazıya çevrilirken mutlaka bir iş edilir.
Müzayede kataloglarından ise hiç bahsetmeyeyim, maazallah!
HATÂSIZINI NİHAYET GÖREBİLDİM!
Bugüne kadar hattatın eserinin yeni harflere düzgün şekilde nakledildiği tek bir kataloğa bile maalesef rastlayamamıştım!
Topkapı Sarayı’nda geçen sene açılan ve hâlen devam eden Türk hattının büyük ismi Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin eserlerinin yeraldığı serginin kataloğu hariç...
Kazasker sergisi Prof. Mustafa Küçükaşçı henüz sarayın başına geçmeden, Türbeler Müdürü olduğu sırada düzenlenmişti ve Küçükaşçı ile ekibinin serginin mükemmel olması için gösterdikleri çabayı o zaman yakinen görmüştüm. Nasıl titizlikle çalışıldığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı katalogdan şimdi hemen belli oluyor.
Mustafa Küçükaşçı ile Uğur Derman’ın ilmî makalelerinin ardından Kazasker’in sergilenen eserleri hakkındaki tanıtımların yeraldığı bu yayın, “hatâsız” ve “düzgün” olarak yapılmış ilk sergi kataloğudur.
Böyle düzgün bir yayın, bu kadar sene sonra çok şükür nihayet yapılabildi!