Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Barack Obama’nın 2009’da Amerikan Başkanı seçilmesinden sonra, bir tartışma başladı: Başkan’ın Müslüman olup olmadığı... Tartışmanın temelinde Obama’nın baba tarafından Kenya ile bağlantısının olması ve ailesinde çok sayıda Müslüman bulunması vardı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda Başkan’ın “Müslüman olmadığı” duyuruldu ama tartışmalar ile merak hâlâ devam ediyor... İstanbul’da geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir kitap, Amerikan tarihinde sadece Barack Obama’nın değil, bir başka Başkan’ın, Thomas Jefferson’ın da Müslüman olup olmadığının tartışıldığını gösteriyor... Kitap, Cumhurbaşkanlığı’nın genel sekreter yardımcısı ve sözcüsü olmasının yanısıra “büyükelçi” unvanını taşıyan tarihçi Dr. İbrahim Kalın’ın eseri... Dr. Kalın, “Ben, Öteki ve Ötesi” isimli 568 sayfalık kitabında Batı ve İslam Medeniyeti’nin köklerini ele alıyor, İslâmiyet’in Hristiyan ve Bizans dünyası ile münasebetleriyle karşılıklı meydan okumaları anlatıyor, Haçlı Seferleri’ni, Endülüs Medeniyeti’ni, Avrupa’nın Türk imajını, Rönesans ile reform dönemlerini, Oryantalizm kavramlarını yazıyor ve İslam’ın Batı ile bugün varolan ilişkilerini değerlendiriyor.

        ABD’nin kurucu babalarından ve üçüncü başkanı olan Thomas Jefferson.

        16 ŞİLİNE SATIN ALDI

        Konular kitapta tarih, düşünce ve sosyal boyutlar bakımından ele alınırken bizde az bilinen bazı tarihî olaylara da yer veriliyor. 1743 ile 1826 arasında yaşayan, Bağımsızlık Bildirisi’ni yazan, Amerika’nın kurucu babalarından kabul edilen ve ülkenin üçüncü başkanı olarak 1801’den 1809’a kadar iki dönem görev yapan Thomas Jefferson’ın 1765’te 16 şiline satın aldığı Kur’an’ının öyküsü de bunlardan biri... Jefferson’a ait olan İngilizce Kur’an, 2007 Ocak’ında Amerika’da gündemi uzun müddet işgal etmişti. George Sail’in İngilizce’ye tercüme ettiği ve 1764’te yayınlanan iki cildlik Kur’an, uzun seneler Başkan Jefferson’ın Virginia’da bulunan “Monticello” isimli malikânesinde muhafaza edilmiş, daha sonra Kongre Kütüphanesi’nin Nadir Eserler Bölümü’ne götürülmüştü.

        Başkan Jefferson’ın Kongre Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Kur’an’ının ilk sayfası.

        TARTIŞMA YAŞANDI

        Kur’an, 2006 Kasım’ında yapılan seçimlerde Katolik iken İslamiyet’i kabul eden Keith Ellison’un Minnesota’dan Temsilciler Meclisi’ne seçilmesi üzerine gündeme geldi. Ellison artık Müslüman olduğunu ifade ederek göreve başlamadan önce İncil’e el basarak yemin edemeyeceğini söyledi ve yemin töreni için “özel bir Kur’an getirilmesi” talebinde bulundu. Ellison’un talebi üzerine Başkan Jefferson’a ait olan Kur’an Temsilciler Meclisi’ne getirildi, Keith Ellison yeminini elini Kur’an’ın üzerine koyarak etti ama bu uygulamanın Amerikan geleneklerinin ihlâli olduğu ileri sürüldü ve uzun süren bir tartışma başladı. Bu kadar yoğun devlet meşgalesinin arasında 568 sayfalık bir eser vermiş olan Dr. İbrahim Kalın’ı tebrik ettikten sonra, bu sayfadaki kutuda Jefferson Kur’anı’nın öyküsünü yine Dr. Kalın’ın eserinden aynen naklediyorum.

        CUMHURBAŞKANLIĞI SÖZCÜSÜ, BAŞKAN JEFFERSON'IN KUR'AN'INI ANLATIYOR

        DR. İbrahim Kalın, “Ben, Öteki ve Ötesi” isimli kitabında, Başkan Thomas Jefferson ile ona ait olan ve hâlâ tartışılan Kur’an’ının öyküsünü şöyle yazıyor: “...Amerikan Devleti ile İslâm dünyası arasındaki ilk resmî temas, Amerikan Başkanı Thomas Jefferson ile Tunus Beyi Hammuda arasında 1801 tarihli yazışmayla başlar. Amerikalılar’ın ele geçirdiği bir Tunus gemisinin iadesini talep eden Tunus Beyi, ihtilâfı diplomatik kanallardan çözmek için 1805 yılında Washington’a bir elçi gönderir. Sidi Süleyman Mellimelli adını taşıyan Tunuslu elçi, 6 Aralık 1805 tarihinde Beyaz Saray’da yemeğe davet edilir. Ramazan ayı olması münasebetiyle akşam yemeğini ancak gün batımından sonra yiyebileceğini söyleyen Mellimelli, böylece Beyaz Saray’daki ilk iftar yemeğinin konuğu olur. İftarda hazır bulunan John Quincy Adams, Tunuslu elçinin edeb ve erkâna riayet ettiğini ve ‘davranışlarının saygılı’ olduğunu söyler. Bu ziyaretin ardından Jefferson, Tunus Beyi’ne bir mektup yazar ve gemi meselesi karşılıklı bir anlaşmayla çözülür. Bu hadiseden sonra Jefferson’ın, İslâm ve Müslüman dünyasıyla olan ilişkisi yeni bir boyut kazanır. Jefferson’ın İslâm’a olan dinî ve siyasî ilgisi, birtakım söylentilerin yayılmasına da neden olur. Amerika’nın temsil ettiği ‘Yeni Dünya’nın çoğulculuk, cumhuriyetçilik ve eşit haklar üzerine kurulu olduğuna inanan Jefferson’ın, Müslüman bir elçiyi Beyaz Saray’da ağırlaması, bir Kur’an tercümesi edinerek üzerinde tetkikler yapması ve bağnaz bir İslâm karşıtı tutum içerisine girmekten kaçınması, onun bir ‘gizli Müslüman’ olduğu suçlamasına zemin hazırlamıştır. Jefferson, Amerikan siyasî tarihinde Müslüman olduğu iddiasıyla suçlanan ilk Amerikan başkanıdır.

        Yaklaşık iki buçuk asır sonra Amerikan Başkanı Barack Hussain Obama’nın aynı suçlamayla karşılaşması dikkat çekicidir. Bu sorunlu bakış açısı, Amerikan çoğulculuğunun sınırlarını ortaya koyarken, aynı zamanda Amerika’nın Müslüman vatandaşlarının bugün karşı karşıya olduğu meydan okumaların boyutları hakkında da bir fikir vermektedir. Jefferson’ın, Sale’in Kur’an tercümesini incelemesinin nedenleri hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Yaygın bir kanaate göre, iyi bir hukuk talebesi ve kitap muhibbi olan Jefferson’ın amacı, Virginia’daki -ve daha sonra Amerika’daki- hukukî düzenlemeleri eleştirel ve kozmopolitan bir bakış açısıyla ele almaktı. Bu yaklaşım, Jefferson’ı İslâm dahil diğer hukuk geleneklerini yakından incelemeye sevketmiştir. Dahası, Jefferson’ın yanı sıra Amerika’nın ‘kurucu babaları’ olarak kabul edilen John Adams, Benjamin Franklin, Alexander Hamilton, John Jay, James Madison ve George Washington gibi isimler, İslâm tarihi, hukuk geleneği ve Osmanlı devlet yönetimi hakkında yer yer eksik ve yanlış da olsa muayyen bir bilgiye sahiptiler. Amerika’nın yeni hukuk sistemi ve yönetim modeli hakkında yaptıkları detaylı tartışmalar, bu hususu açıkça ortaya koymaktadır. Jefferson’ın geniş külliyatı içerisinde İslâm tarihi, hukuku ve ilahiyatı hakkındaki değerlendirmeleri önemli bir yer tutar. Bu yazı ve notlardaki ana tema, dinî tolerans ve hukuk önünde herkesin eşit olduğu fikridir. Kilise öğretilerinin ağır teolojik tartışmaları karşısında kendini deist olarak konumlandıran Jefferson, Müslümanlar’ın ve Museviler’in dinî inançlarından dolayı temel haklarından mahrum edilmelerinin yanlış olduğunu savunur. Fakat, Voltaire’in İslâm ve Hazreti Peygamber hakkındaki nefret dolu ve yanıltıcı yorumlarından kendini tamamen de kurtaramaz. Bazı değerlendirmelerinde, Sale’in Kur’an yorumları, Voltaire’in din düşmanlığı ve Locke’un dinî müsamaha ve çoğulculuk fikirleri arasında gelgitler yaşar. Önerdiği yasa tekliflerinin evrensel nitelikte olduğuna ve herkesi kucakladığına inanır. Fakat çağdaşları gibi o da Afrika’dan zorla getirilen Müslüman kölelerin hür bireyler değil, alınıp-satılan bir meta olduğuna inanır.

        Nitekim, kendisinin 1774 yılında 187 kölesinin olduğu tahmin edilmektedir. Amerika’da köleleştirilen Afrikalılar’ın en az üçte birinin Müslüman olduğu düşünülecek olursa, bu köleler arasında Müslümanların da bulunduğunu not etmek gerekir. Neticede, Jefferson bir hukukçu ve devlet adamı olarak kendi döneminin şartları içerisinde Müslümanlar’ın, Musevîler’in ve Hristiyan olmayan diğer milletlerin temel haklarının tanınması gerektiğini, zira bunun evrensel hukuk anlayışının bir parçası olduğunu savunur. Fakat aynı Jefferson, Voltaire ve benzeri yazarların son derece menfî ve dışlayıcı İslâm anlayışını büyük oranda muhafaza eder. Hukukî ve siyasî müsamaha düşüncesi, İslâm ve Müslümanlar hakkında yaygın olan yanlış ve hasmane kanaatleri ortadan kaldırmak için yeterli değildir. ‘Jefferson Kur’an’ı’ olarak bilinen Kur’an tercümesi, Amerika’nın kuruluş tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Tarihin muğlak sayfaları arasında kaybolup giden ve sadece bir avuç uzmanın haberdar olduğu bu Kur’an, 2007 yılında Amerikan Kongresi’nin ilk Müslüman üyesi olan Keith Ellison’ın bir taleebi üzerine tekrar gündeme gelir. Minnesota eyaletinden seçilen temsilci Ellison, yemin töreninde bir Müslüman olarak Kur’an’a el basmak istediğini söyler ve Kongre Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Jefferson’a ait Kur’an’ın getirilmesini talep eder. Böylece, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni kaleme alan ve Amerika’nın üçüncü başkanı olan Thomas Jefferson’ın, Ekim 1765’te 16 şiline edindiği Kur’an-ı Kerim tercümesi, yaklaşık iki buçuk asır sonra yeniden tarihî bir vazife üstlenir”.

        Diğer Yazılar